Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
68 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İki karakter üzerinden toplumsal konulara, insan ilişkilere ve daha çok birçok konuya değinen bu kitap aslında bizlere kulak ardı ettiğimizi her şeyi hatırlatır. Altıncı koğuş sakinlerinden İvan kuşkularının kurbanı olmuş ve kendini hapishane gibi bir hastanede bulmuştur. İvan kötülüğe karşı susmayan, adaleti, doğruluğu savunan güçlü bir karakterdir. Realizmin simgesidir adeta. Hastanede yer alan doktor ise İvan gibi Zeki, akıllı bir karakter olsa da onun kadar güçlü değildir. Onun için acılar, ölümler olmadı gereken her şeydir. Bir nevi felsefi akımı konuşturan doktor güçsüzlüğün de resmidir. Her şeyi yapabilecek hastaneyi hastaları iyileştirebilecekken o böyle olmasına alışmış değiştirmesem de olur deyip seyirci kalandır. Sonuç olarak bu iki karakter çarpışır ve kendi fikirlerini okuyucuya sindirir. Her ikisine de hak veren bizler sanırım İvan karakterine yani halkın sesine daha yakın hissederiz. Kitabın sonlarına doğru doktor daha güçlüdür artık değiştirebileceği her şeyin farkındadır. Lakin onun değişimiyle beraber etraftan da tepkiler gelir. Deli birisiyle doktorun samimi olması şüphe uyandırır. Ve o koğuşa binbir çeşit numarayla doktor da kapatılır. Bu kısımlar bizlere aydın görünen kesimin aslında tehlikeli olduklarını gösterir. Kitap deliler mi akıllı yoksa akıllılar mı deli sorusunu iliklerimize kadar hissettirir. Ve her sayfasında tok açın halinden anlamaz dedirtmekten de bizleri geri bırakmaz. Evet biz ne deliler hastanesini ziyaret ettik ne de açın halinden anladık. En önemlisi biz de o doktor gibi değiştirelim dediğimiz her şeye seyirci kaldık.
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270,4bin okunma
Ne kadar kolay kırar insan en yakınındakileri... Ne kadar rahat yakar canını hiç düşünmeden... Ağzından çıkan sözü, kendisini deliler gibi seven kadının hassas kalbini kıracağını düşünmeden savurur. Gitmeyeceğinden, susacağından, alttan alacağından, ilişkisinin bozulmayacağından emin olduğu için mi yapar?"
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
325 syf.
1/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Bu kâbus bize geliyormuş bu ay, dedim birkaç kişiyi olsun kurtarayım. media.giphy.com/media/ZebTmyvw8... Mart ayımı katleden kitabın, çöpün, pisliğin yorumuyla herkese merhabalar. Sırf nefretimi rahatça kusabilmek için en sevdiğim çalma listemi açtım, kahve yaptım ve bilgisayarımı kucakladım. Yorum epeyce nefret içeriyor
The Smallest Part
The Smallest PartAmy Harmon · Barefoot Backstory · 201812 okunma
akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. merakımdan sanırım, bir şekilde orada buldum kendimi. kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. ben bir kaç kafamı çevirsem de, o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta
Filozof cemal Descartes de zırvalamış dedi ve kitabı masaya koydu. Prof. Ali Saib : Descartes zırvalamış mı? F. C : Evet zırvalamış P. A. S : ver bakalım bunda mı zırvalamış F. C: Evet bunda zırvalamış P. A. S : Kaça aldın bu kitabı F. C : Altı liraya (prof cüzdanından altı lirayı çıkarır verir) P. A. S : Sen ne anlarsın kitaptan güzelim beyin ürünü kitabı rezil etmeye hakkın yok (Yer : Marmara Kıraathanesi)
Necip Fazıl'ın Manevi Oğlu Hilmi Oflaz:
Şiir yazmak için ızdırap duymak gerekir. Parası olan, hayatta isteklerine ulaşan şiir yazamaz diyen Sedat Umran'a şu cevabı verir: Saf şiir içten gelen ızdırapların ürünüdür. Hayatta her istediğini elde edeninde ızdırabı olur; zaten asıl ızdırap odur. Açlıktan anıran eşeğin önüne suyu, samanı verdin mi ızdırabı diner ve susar. Ama içten gelen manevi ızdırap ezeli ve ebedidir; şiirleri de kendisi gibidir. Bunun çarpıcı örneklerini Mevlana'da, Goethe'de görmekteyiz. İkisi de varlıklı ailelerin çocuğu; ikiside dünyevi bir sıkıntı görmemiş; fakat ne ölümsüz şeyler yazmışlar.
Sayfa 95
Reklam
Ewren
Herseyin kontrolümde olduğu bir rahatlikla başladım hikayeme oysaki... Sonya, daha 16 yaşındaydı. Sıradanın aksine bir karekter olacaktı benim için. Süsleyecektim.. düsündürecektim.. aklımın elbiselerini giydirecektim ona... Yarattigim karektere sonra hayranlık duyacaktim. Belki de aşık olacaktim.. İnandirmayacaktim onu hiçbir
Deliler de ölür ama, hiç ölüler delirir mi?
Sayfa 95 - ADAM YAYINLARIKitabı okudu
-Gerçekten deli olduğunuz doğru mu, Ferdinand? diye sordu bana, bir Perşembe günü. -Öyleyim! diye itiraf ettim. -O halde, burada sizi tedavi edecekler, değil mi? -Korkunun tedavisi yoktur, Lola. - O kadar çok mu korkuyorsunuz? -Sandığınızdan da fazla, Lola, düşünün, o kadar korkuyorum ki, eğer olur da kendime ait doğal bir nedenle ölürsem,
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.