“...bu kadar güce sahip bir erkeğin bu kadar öfkeli olması. Yoksa öfke, her nasıl oluyorsa, güce eşlik eden o bildik hayalet miydi? Örneğin zenginler çoğunlukla öfkelidirler, çünkü yoksulların onların servetine göz diktiğinden kuşkulanırlar. Profesörler, ya da belki yaşlı ve saygın kişiler demem daha uygun olur, kısmen bu neden yüzünden öfkeleniyor olabilirler, ama kısmen de fazla dikkat çekmeden yüzeyde yer alan bir başka neden yüzünden. Büyük olasılıkla hiç de ‘öfkeli’ değillerdi; gerçekten de sıklıkla, özel yaşamlarındaki ilişkilerinde takdirkar, sadıktırlar, örnek gösterilirlerdi. Eğer profesör, kadınların üstün konumda olmadıklarını biraz fazla vurguladıysa, büyük olasılıkla kadınların üstün olmadıklarını değil, kendi üstünlüğünü düşünüyordu.”
"(...) akşam gazetesinin sayfasını çevirirken, bu kadar güce sahip bir erkeğin böyle öfkeli olması. Yoksa öfke, her nasıl oluyorsa, güce eşlik eden o bildik hayalet miydi? Örneğin zenginler çoğunlukla öfkelidirler, çünkü yoksulların onların servetine göz diktiğinden kuşkulanırlar. Profesörler, ya da belki yaşlı ve saygın kişiler demem daha uygun olur, kısmen bu neden yüzünden öfkeleniyor olabilirler, ama kısmen de fazla dikkat çekmeden yüzeyde yer alan bir başka neden yüzünden. Büyük olasılıkla hiç de ‘öfkeli’ değillerdi; gerçekten de sıklıkla, özel yaşamlarındaki ilişkilerinde takdirkâr, sadıktılar, örnek gösterilirlerdi. Eğer profesör, kadınların üstün konumda olmadıklarını biraz fazla vurguladıysa, büyük olasılıkla kadınların üstün olmadıklarını değil, kendi üstünlüğünü düşünüyordu. Bir hayli hiddetlenerek ve epeyce vurgulayarak koruduğu da buydu, çünkü sahip olduğu şey onun gözünde nadide bir mücevherdi. Hayat her iki cins için de –kaldırımda ite kaka yürüyen kadınlarla erkeklere baktım– çetindi, zordu, sürekli bir mücadeleydi. Büyük cesaret ve güç gerektiriyordu."
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
·
Not rated
Klasikleşmiş Peyniralti Edebiyati Dergileri arasına yerini alacak bir sayı olarak not ediyorum ... Hatta belki ilk sayı olabilir, çünkü önceki sayılar böyle değildi. İlerde kendine yer bulacak olan oykucu/ yazar Ugur Uckiran bu sayıda kendini gösteriyor . "Kim' e " adlı öyküyle kerem görkem, Bana Cilginligini Anlat öyküsüyle ; ekin
Peyniraltı Edebiyatı - Sayı 10
Peyniraltı Edebiyatı - Sayı 10Peyniraltı Edebiyatı · Peyniraltı Edebıyat Dergisi · 20144 okunma
Bir şeyler yaşamışlardı, o kadar. Belki de yaşantılarıyla haklı çıkmağa çalışıyorlardı, yaşantı kırıntılarıyla. Ben Paris'te..." diyordu Refik Bey. Bu Paris'in, bildiğimiz Paris'le bir ilgisi yoktu. Refik Bey Parisiydi bu. Yani adamlar çok ilerlemişlerdi. Evet, şarap içmişlerdi tabii: Refik Bey ısmarlamıştı. Başımı sallıyordum. Çok haklısınız hocam. Sonra metroda çok temiz bir işçi vardı: temiz giyinmişti, temiz bakışlıydı, temiz kucağında temiz bir işçi yemek çantası vardı. Herhalde metro bileti de temizdi. Anlayarak hak veriyordum: Bu temizlik meselesi ülkemiz için, insanlarımız için çok önemliydi. Hele bir de Refik Bey gibi biraz temiz oldunuz mu, Batı demek temizlik demekti. "Adamlar..." diye başlayan birçok söz ediyordu Refik Bey bundan sonra. Gerçi müzeler de temizdi, ama Refik Bey gidememişti. Tabii sohbetlerimizde - ben genellikle susuyordum- resim meselesi açılmıyordu. Van Gogh'dan söz edilmiyordu. Ben de Van Gogh'un temizliğini ileri sürebileceğimi sanmıyordum. Resimlerini görmüştüm, kaldığı odaların sefaletini görmüştüm, her ne kadar kullandığı renklerden çarşafların kirliliği belli olmuyorsa da... Hayır. Van Gogh'un temizliğini savunamazdım. İyi ki müzelere gitmemişlerdi ve benim Van Gogh'u tanıdığımı bilmiyorlardı.
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Devletlerin cinsiyeti Erkektir...
Dün Aristo'nun oğlu Glaukon’la Pire’ye inmiştim.* Anımsadınız mı bu cümleyi, Platon’un Devlet eserinde giriş cümlesidir bu. Buraya almanın nice sebepleri var. Öncelikle Pire liman kasabasıdır ve kalabalık bir yerdir. Bu husus önemli bir çağrışım yapmakla kalmayıp, limanların ticaretlerin merkezi olduğu da vurgulanmaktadır. Buradan varacağımız yer
Yasalar Üzerine
Yasalar ÜzerineMarcus Tullius Cicero · İş Bankası Kültür Yayınları · 2016947 okunma
AYDINLANMA’NIN DÜŞÜNDÜRTTÜKLERI Kant’ın Aydınlanma anlayışına bakarsak modern dünyanın pek çok meselesinin anlaşılabileceği kanaatindeyim. Kant’ın, Aydınlama nedir, sorusuna verdiği bir cevap var. Önce ne diyor ona bakalım: “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu
Reklam
288 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.