bu inceleme bir iç dökümünden ibarettir, Suna’nın ilk kısımda yaptığından çok da farksız bir şey değil. hatırlamak istediğim zaman açıp okumak amacıyla ekliyorum.
o Ankara sokaklarında nasıl var olma telaşında olmuşsa Suna, troleybüs hızında da olsa çocukluğuna sahip çıkmışsa ben de bu kitapta kendimi var etmeye, eğip bükmeye çalıştım. ruhumda
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Normalde roman okumayı yıllar önce, vakit kaybı gerekçesiyle bırakmış, fikri ekollere yönelmiştim. Bir temayı anlamak için bin sayfa okumak vakti dar olanlar için saçma geliyordu artık. Bu romanı çok duymuştum ama, fırsat olmadı. Yakın zamanda internetten tanıdığım biri bunu muhakkak okumam gerektiğini söyledi ve böylece okudum. Belki de mensubu