Sosyal medyada elitist olmakla suçlandığınızı biliyor musunuz? Bir kesimi ötekileştirdiğinizi düşünüyorlar. Suçlandığımı biliyorum. Ama bak, bu suçlanmayı bir şekilde ortadan kaldırmamız lazım. Cahilse kendini öteki olarak görüyor olabilir ama kabahat benim mi? Cahil benim yanıma çıkmak için çabalamıyor, beni kendi yanına çekmek istiyor. Sonra da
" Demem o ki, bu hayatta başımıza gelenleri biz seçmiyoruz. Bu yüzden verdiğimiz kararlar önemlidir."
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Demem o ki, öldüğünüzde, sınırlarınız ve özel alanınız konusundaki taleplerinizden büyük oranda feragat etmek zorunda kalıyorsunuz.
Atatürk’e dokundum diye vatanmilletçi kesim ayaklandı. Kuran müellifi dedim, müslümanlar öfkelendi. Alevilik Türklüğe indirgenemez dedim, o cenahtan ağza alınmayacak sözler işittim. Feministlere laf attım, koskoca Türk ordusundan korkmayan Taraf gazetesi gelen tepkiden sindi. Ama en korkuncu Türkçede Kürtçeden alınma çok kelime yoktur demem oldu. İnternette aleyhime öyle bir çıngıraklı kampanya başlattılar ki, sanırsın Kürdistan elden gidiyor!  
"Kimilerinin aklında şokellayı çok seven bir insan olarak yaşıyorsun. Demem o ki 'biraz daha'sı olan hiçbir şeye inanma sakın."
Söyler misiniz, her öyküyü ille de bitirmek mi gerek? Benim düşüncem: Oysa bence zaten, her öykü bir yarım öyküdür. Ucunda ölüm bile olsa -ana karakter ölse bile- bitmez öykü. Çoğunlukla yazar ya sıkılır, ya tıkanır ya da daha gayrı yazarsa okuyucunun sıkılacağını düşünerek bir noktada keser öyküyü. Demem o ki, estetik bir yapıt olarak öykü illa ki sonludur -bu bir zorunluluktur- ama aslında sonlanmamıştır. (Daha fazla saçmalamayacağım çünkü bu paragrafa da bir yerde son vermem gerekiyor:)
Sayfa 279 - Ferit Edgü'nün Deniz Kıyısında öyküsünün son cümlesiKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.