Sabah ipek gibi güzellikte bir kimse yaptığım yorumdan ötürü gerizekalı dedi ben şok.Yani demem o ki ipek mipek ona bakmıyor o işler.o kadar zarif görünümlü bir kişiden bu kadar kaba bir sözün çıkması hüsrana uğradım.Güzelliğin ya da yakışıklılığın pekte bi önemi yok,üstüne ahlak giydirmedikten sonra.
Demem o ki Neşet Ertaş’ın türküleri ve dert ile tanıştığınız gün yüreğinize yapışır ve bir daha bırakmaz sizi.
Sayfa 144Kitabı okuyor
Sarraf altınla, hurdacı bakırla meşgul olur. Demem o ki, herkes layığına..
Ne eksik, ne fazla...
Acaba özünde iyi biri miydi? Özünde iyi olmak... Aslında ne demektir? Kötü işler yapmayı tercih etmiş birinin "özünde" iyi olduğu nasıl iddia edilebilir? Bir insanın içinde bulunduğu şartlardan dolayı kötü olmaya mecbur edilme ihtimali nedir? Aynı koşullarda sınanmadan onları yargılamak hakkımız mıdır? Kabul edelim ki aslında hiç kimse hiçbir zaman hiçbir koşula "mecbur" değildir. Her zaman seçenekler vardır. Demem o ki "mecbur olmak" bile bir tercihtir.
Sayfa 70Kitabı okuyor
Bunu da yaşamadı demem
Ben: başıma başka ne gelebilir ki?.. O sırada biz kendi yolumuzdan giderken bize çarpan motor: kusura bakmayın... 😂 biri de diyor "hayatına böyle girsem ne yapabilirsin ki" dedim "Şikayet ederim" 🤭
Merhaba bugün aşırı çerez bir kitap incelemesi ile geldim.
Zoraki evlilik teması işleniyor. Karakterler basit, kalem basit, kurgu basit. Hani okumayın demem ama aşırı da bir şey beklemeyin illa ki bu tarz okumak istiyorsanız bence 
Onur çok daha güzel hatta 
En Tatlı Kaçış da bu kitaptan daha güzeldi bence.
Kitapta smut sahneler var ama okuyan o şekilde bilerek okur bence o yüzden uyarı yapmıyorum.
Okumayı düşünen herkese keyifli okumalar şimdiden.
dünya samimi insanların hatrına dönüyor:)
geçenlerde telefon numaramı değiştirdim ama daha kimseye atmaya fırsat bulmadım. çok uzun süredir konuşmadığımız arkadaşım aradı az önce. onun aradığını görünce bir şaşırdım dedim yeni numaram kimsede yok ki, nasıl yani? neyse, telefonu açtım sesinde daha dün konuşmuşuz gibi bir samimiyet ve sıcaklık araya onca zaman onca mesafe girmemiş gibi.
Yani ağabey, ruh denilen şey hiç bir şey değil mi ki ?
Yok hayır, yani o cam gibi bir şey mi ki ?
Cam şeffaf ve kolay kırılan bir şey. Bu camın doğasıdır. Bu yüzden cam eşyaları dikkatli kullanmamız gerekir. Çünkü çizilir ya da kırılırsa kullanılamaz hale gelir ve atılır gider.
Eskiden kırılmaz camlarımız vardı bizim değil mi? Onlar cam mıydı başka bir şey miydi emin değilim ama şeffaftı, sağlamdı ve gerçekti. Demem o ki ağabey, bizler kırılarak bir ruha sahip olduğumuzu gösteriyoruz değil mi? Gerçek camdan yapılmış insanlar olduğumuzu ispatladık
Sayfa 100Kitabı okuyor
Demem o ki, kimseye gereğinden fazla anlam yüklemeyin. Unutulmayacak anı, silinmeyecek insan yok. Kimse için kendinizden, gururunuzdan ödün vermeyin. Vazgeçilmez olan sizsiniz bir başkası değil, önce kendinize değer verin kişiler gelip geçicidir. Siz hep kendinizle berabersiniz.
• Demem o ki
Ne iki ismin birbirine pamuk ipliğiyle tutunması
Ne de sararmış bir defterin sayfalarında buluşması
Asıl olan benim saçlarımın mutluluktan uçuşması
…
Sayfa 41Kitabı okudu
İnsan nasıl yaşarsa başkasınında öyle yaşadığını zanneder.Güzel yaşayan güzel düşünür öyle ki kötü bir şey söyleme haddini kendinde görmez.Kötü yaşayan ise herkesi kötü bilir. Ne besleyip büyütüyorsa kalbinde dili de onu söyler. Yani demem o ki sen neysen herkes senin için odur.
"Sana gerçek aşkı anlatırsam derya kurur, güneş kararır, ölüler ağlar. Kâfi bu kadarı... Fazlası ne anlatılır ne de anlaşılır, sadece yaşanır. Söylersem bildiğini de unutur, işittiğini de kaybedersin. Demem o ki; güneşe fazla bakarsan hiçbir şey göremezsin."
Sayfa 113Kitabı okudu
Kasabın oğlu Memet. Beşinci sınıfta. Kuzu otlatmayı sever dağda bayırda. Fakat ilçeye taşınalı minicik bahçeli bir evde oturur. Yıldızları bile göremez çokluk. Belki bir gün insanların sevdiği şeyi yaptığı bir devir gelecek, belki bir gün kitaplardaki hiçbir bilginin hükmünün kalmadığı bir zaman gelecek. Fakat Memet için bunların önemi olmayacak.
insan, istediği zaman seviyor istediği zaman konuşuyor istediği zaman susuyor istediği zaman nefret ediyor demem o ki her şey istemekten başlıyor...