Demir gibi sertleşti ve zirveye ulaşırken iki eliyle birlikte başımı tutup boğazımın gerisine doğru ılık özünü akıttı. "Yüce Tanrım...
Brynne." Nefes nefese kalmış, derin derin soluklanıyordu.
Ağzımdan çıktığında gözlerimi kaldırdım. Yavaşça
yutkundum ve izlerken alt dudağının titrediğini gördüm.
Öyledir, kızgın demir gibi dövülmeye hazır nice söz zamanı geçince tavını yitirir, katılaşır; dışarı atıp kurtulmak istediğin halde taş kesilir, yüreğine oturur.
“Okyanusun dibine doğru ters döndüğümü ve battığımı sandığım anlar vardı ve suyun beni nasıl zarar vermeden yukarıya taşıdığını gördüğüm anlar. Dalgalar her zaman yerle bir etmezdi insanı. Bazen de gideceği yere yetişebilmesi için sürüklerdi. Demir almadan önce denizciler hep gökyüzüne bakar, fırtınadan önce gökyüzü her zaman haber verir. Ve fırtınanın sonunda gökyüzü en güzel haline gelir.”
Toplumumuzda bir değişim, büyük bir değişim gelecektir ama bunun, ayının istediği değişim olması zorunlu değildir. Ayı, bizi ezeceğini söylemiştir. Ya biz ayıyı ezersek?
Sayenizde güçleniyorum. Katlanmak zorunda kaldığım aşağılanmalar, horlamalarınız, içten içe gücüme güç katıyor, beni daha yürekli, demir gibi yapıyor.