Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir araya getirdiğim harfler beni anlatmaktan uzak, demiş ya Tezer Özlü, benimki de o misal. Harfler buraya kadar.
içimde iyice kavrayamadığım, kendini bir gereksinme olarak duyuran, bazen de bir acıymış gibi varlık kazanan belirsiz bir yaratık vardı sanki -kendini düşlerde ortaya çıkarmak isteyen, ama açık seçik de ortaya çıkmayan, gizlice beni yönlendiren-; işte oydu bütün yönsemelerimi güden. sonunda bana yaşattığı bu mutsuz hayattı işte! varlığım bir yığın kapağı açılmamış giz üzerinden kayıp gidiyor, bir şeylerin ardında dolaşıyor, oradan oraya sürükleniyordu. bazen de o ortaya çıkaramadığım acı, sabaha doğru melankolik bir aşkın düşü, varılamayan bir mutluluk imgesi olarak ortaya çıkıyor, acıyla kıvrandırıyordu.
Reklam
tanrı öldü ve biz sokağa bırakıldık.
kavramlar değişti mi, her şey değişiyor. hatta kavramlar da değil, sözcükler. bu 'sözcük' denilen şey canlı. onun canlı olduğuna giderek daha çok inanıyorum. kavramlar… çırılçıplak onda: varoluş, hiçlik, tek başına oluş, varlık, yaşam… tersine, nietzsche'nin nihilizmine yakın, çırılçıplak da. düşünmeyi dinsel anlatımdan soydunuz mu, işte, her şey şu göründüğü gibi kalıverir ortada: bakın, şu kanal, içini dolduran su, karşıdaki yapılar, öte yandaki evler, biraz ötedeki tramvayların geçtiği alan… hepsi göründüğü gibi. işte biz de sokaktayız. tanrı öldü ve biz sokağa bırakıldık. artık hiçbir şey avutamaz beni, kendimi kandırabileceğim bir şey yok. hiçbir mitosun ardı sıra sürüklenmiyorum ne tatsız bir dünya!
Biraz istediğim gibi davranmaya başladığımda, götürülüp, demir parmaklıklar gerisine kilitleniyorum.
Sayfa 50
Eve, iç içe avlulardan geçiliyor. Avluların büyük tahta kapıları, büyük tahta kapıların büyük demir anahtarları var. İnsanları tanımak için. İnsan sevgisi, bedensel sevgiyi tanımak için. Hayır, hayır. Artık o genç insanın korkutucu arayışı içinde değilim. Ne yaşantıları, ne de insan sıcaklığını arıyorum. Bugün, hem insan sıcaklığını, hem de sevgiyi yalnız kendi içimde taşıyorum. Yani sevgisizim.
Bir araya getirdiğim harfler beni anlatmaktan uzak, demiş ya Tezer Özlü, benimki de o misal. Harfler buraya kadar.
Reklam
Bir araya getirdiğim harfler beni anlatmaktan uzak, demiş ya Tezer Özlü, benimki de o misal. Harfler buraya kadar.
aramak, durmadan aramak değilse hayatım, beklemek, sabırla beklemek de mi değildi? o hiçbir şeyin değişmediği ölü zamanları, o uzun yaz mevsimlerini, sıcakların değişmez bir hal aldığı, her şeyin tükendiği ağustos aylarını, yağmurlu mevsimleri, bir örnek doğayı, odaya güneşin vurduğu sağır, sessiz, sonsuz günleri, amaçsız yolculuklar sonunda varılan hiçbir -yeri, dönüşte beni bekleyen hiçbir- şeyi, hayal kırıklıklarının ardından durmadan yeniden kazanılmaya çalışılan o yeniden yitirilecek olan yaşam güçlerini, umarsızlıkları izleyen umutları, yanılsamaların tatlı acısını, sonunda hiçbir -şey olmayan birikimleri, başarının getirdiği dağılmayı, elde edilenlerin sonunda hiçbir- şeye dönüşen yığıntısını…
kendini bildin bileli aradığının o olduğunu düşünmen, onu kendi tarihine yayman yalnızca bir simgeleştirme. ama artık, yaşam denilen bu bitimsiz yıkıntılar yığınına bu kadar basıp durduktan sonra, bu simgeleştirmenin gerçekliğine inanmaktan başka çaren yok. öyle değil mi? nereden geldiğimizi bilmiyoruz biz. bu yaşam denilen şey de -kim bilir, belki de- bir gölgeler oyunudur. gördüğümüz bu nesnelerin bize görünmeyen daha bin yüzleri var. bu gölgeler oyununun görüntüleri içine yerleştirilmiş, belirli bir süre bir şeyi ifade etmesi istenmiş simgeler. ardından da hızla hiçliğe karışan.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.