12 EYLÜL PİYANGOSU
25 Ocak 1980 Cuma. Topluca «24 Ocak kararları diye anılacak olan ekonomik önlemler paketi bir gün önce açılmış. Amerikan Doları, bir hamlede 47 liradan, 70 liraya yükseltilmiş. Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal ekonominin tek hakimi haline gelmiş. Bomba etkisi yapan zamlar peş peşe açıklanıyor. Petrol ürünlerine, kömüre, demir-çelik ürünlerine, çimentoya, kâğıda yüksek oranlı zamlar yapılmış. Piyasa şaşkınlık içinde. Aynı gün Sheraton Otelinde yapılmakta olan TÜSİAD genel kurulunda ise oldukça farklı bir hava esiyor. TÜSİAD'ın ağır topları, bir şoku ya da şaşkınlığı değil, amacına ulaşmış insanların rahatlığını yaşıyorlar. TÜSİAD'ın iki yıldır savunduğu «çıkış yolu» senaryosuy. la TÜSİAD üyesi Turgut Özal'ın Süleyman Demirel'e aldırttığı kararlar arasında öyle benzerlikler var ki, TÜSİAD'ın bunu alkışlamaması olanaksız. Hemen herkes memnun, umutlu görünüyor.
Özal, ekonomiyi batma noktasına getiren Ecevit yönetimine karşı net bir tepki göstererek Demirel'e yeniden iktidar yolunu açan Türk milletinin bazı fedakârlıklara katlanmak pahasına da olsa tutarlı bir ekono mik programa destek vereceğini ileri sürüyor ve 24 Ocak kararları öncesinde Süleyman Beye verdiği yazılı notlardan birinde şöyle diyordu: «İnanıyoruz ki bu karanlık tablodan çıkış yolu vardır. Yalnız bu çıkışın meşakkatli (olduğunu) ve kolay olmadığını ifade etmeliyiz. Milletimizin zor günlerin milleti olduğunu biliyoruz... Son seçimler milletin huzur, güven ve ekonomik istikrar için her türlü fedakarlığa katlanacağını göstermiştir... Düzlüğe varış asgari üç dört sene kararlılık, sabır, meşakkat ve disiplinli bir gayretle mümkündür
Reklam
İnsanın hikâyesini natüralizmin tavsiye ettiği gibi Tanrısız ve dolayısıyla plansız bir şekilde okuduğumuzda objektif ahlâki değere, göreve, gayeye ve hatta anlama dair hiçbir şey gözükmemektedir. Olsa olsa gözükebilen tek şey; kendi temennilerini soyut değeler alemine atfeden fakat bunu yapmak için elinde hiçbir dayanağı olmayan, hasbelkader oluşmuş bir kaya parçasının üzerinde hasbelkader yaşamakta olan zeki bir hayvan türünün kendini önemli ve değerli hissetme çabasıdır. Ve bu zeki hayan türünün, sahiden objektif değere ve görevlere sahip olmasındansa, kendini kandırıyor olması daha olasıdır.
Sayfa 283 - İstanbul Yayınevi 1.BaskıKitabı okuyor
Ve tanrı kediyi yarattı,insanoğlu bir kaplanı okşayabilme sevincini tadabilsin diye
"Zındık, sen kim oluyorsun da dil uzatıyorsun o büyük İslam alimlerine" seslerini daha bu satırları yazarken duyar gibiyim fakat sizin İslam alimi, Allah dostu kabul ettiğiniz putlarınız uzatmış o dilin kralını, aklını başına devşir Müslüman kardeşim, Allah'ın kitabına uy. Ha bu adamlara inanmakta özgürsün elbette, fakat inandığın şeyin Kur'an'la zerre kadar alakası olmadığını bil. Onu göresin diye uğraşıyoruz burada.
Sayfa 60 - İstanbul Yayınevi
Bir eşyayı kaybetmek bir insanı kaybetmekten daha çok canlarını yakıyor. Para verip aldıkları aletler bozulunca veya kırılınca gerçekten üzülüyorlar ama insanları kırdıklarında rol yapma gereği duyuyorlar.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.