Yıl:1994
Cumhurbaşkanı Demirel,Başbakan Çiller, Başbakan Yardımcısı Karayalçın toplu olarak Hakkari'ye gidiyor ve bizde onları takip ediyoruz.
Program bitip dönüşe geçildikten bir süre sonra hemen ön koltuğumuzda yan yana oturan Demirel-Çiller-Karayalçın üçlüsünden Çiller'in kafasını uçağın camına doğru uzatarak,''Aaa Sayın Karayalçın,Akdeniz'in üstüne geldik''dediğini işittik...Çiller'in her söylediğine kayıtsız- şartsız evet dediği bilinen Murat Karayalçın mest olmuş bir edayla''Evet Tansu Hanım,Akdeniz üzerinde uçuyoruz'' karşılığını verdi...Tam o anda evrak okuyan Demirel istifini hiç bozmadan ve kafasını kaldırmadan aynen şu sözü etti:''Orası Akdeniz değil Keban Barajı...Akdeniz'in bu güzergâhta ne iş var?''
Çiller ve Karayalçın mahcup bir şekilde sustular...
Ne olur, bana söyleme! Aman ha, söyleme! Demokrasi adına
halk dalkavukluğundan bıktım usandım artık! Bütün kurumlarıyla
işlemeyen bir demokrasi neden kutsal inek olsun? Şöyle
söyleyeyim, düşün bak, eğer basın bir tekeller basınıysa, işbirlikçiyse
ve sen bu basına karşı çıkıyorsun, demokrasi var
diye, böyle bir basının özgürlüğünü nasıl savunursun? Çayırtepe
Karakolu'nda senin başına gelenleri askerlere yükleyip,
rahatlayacak kadar safdil olamazsın, dökülen her damla kandan
başta Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan, o dönemin bütün
sivil siyasileri sorumludur! Bir başbakanın icrası, on yedi yaşında
bir çocuğun boynuna geçirilen iple sonuçlanıyorsa, o
adam hiçbir şey yapamıyorsa, intihar etmesi gerekli değil midir?
Yok, böyle gergedan derisi yüzsüzlüğü! Hıyanet özgürlüğü
diye bir şey olamaz. Diyorum ya, çıkarcı'bir değerlendirmeyle
SHP açısından baktığım zaman da anlamıyorum! Şöyle ya da
böyle temizlenmiş bir siyasal arena var. Neden tertemiz başlayamayasınız?
Neden gidip yine o adamların popolarına giresiniz?
Neden pisliğe bulaşmamış kadrolara şans tanımazsınız?
Bu 'asr-ı saadet' yutturmacası nereden çıkıyor?
Çok eğlendim yaaa. Türk yazarları seviyorum benim halimi, durumumu anlatan hikayeleri seviyorum. En son Hande Altaylı okurken bu kadar eğlenmiştim. Tamam sonlara doğru biraz uzayıp sıksa da cidden çok eğlendim :)
İşgal koşullarında bir taraftan savaşı yöneten diğer taraftan birbiri ardına yaptığı kanunlarla yeni Türkiye'nin temellerini atan bu Meclis aynı zamanda bir demokrasi laboratuvarına benzer.