Düşünceye saygı duyulmayan bir toplumda, din, dinsizlik, devrimcilik, milliyetçilik, sosyalizm... Hatta "demokrasi" bile ucu sivriltilmiş işkence âletleri gibidir.
Amerika’ya daha ilk ayak bastığımda başlamıştı gariplikler silsilesi. Bilen bilir, yurt dışında okumaya gittiğiniz zaman üniversite size bir “host family” ayarlar, yani sizi misafir edecek Amerikan aile .. Siz de hem seyahatin yorgunluğunu atlatır hem de bu sırada kendinize kalıcı bir yer bulursunuz.
Benim kalacağım aile de şimdiye kadar
İlk sayfasından son sayfasına kadar nefesimi tutup okuduğum, tek bir satırda bile sıkılmadığım muhteşem bir kitaptı.
Sanırım okuyan herkes bu fikirde olacaktır.
Inceleme yapabilecek kelime dağarcığına sahip miyim emin değilim bu kitaba. Ama elimden geleni yapacağım :)
Bu Amin Maalouf'un okuduğum dördüncü kitabı. "Ölümcül kimlikler"le
Yine Saramago, yine bitmeyen virgüller, yine adı bilinmeyen bir yer ve adı bilinmeyen insanlar..
Körlük ile başlayan macerama, Saramago etkinliği dolayısıyla Görmek ile devam ettim. Yaklaşık üç buçuk saat süren bir okuma serüveniydi ve çok iyiydi. (O virgüller olmasa daha iyi olurdu tabi :D)
Her zaman olduğu gibi fazla ayrıntıya girmeden konudan
Bu adam verdiği oyla gelecek beş yılımı hatta kaderimi belirledi. Bu adam?! Bu zeka seviyesiyle benim adıma karar aldı. Demokrasi böyle müptezel bir rejimdir işte!
Sahi nasıl olmuş da Türkiye’ye demokrasi gelmiş?
Kim ilan etmiş?
Sanırım ki "Diktatör" dedikleri biri. Hani şu o günkü çooookkkk zengin olan devletin nimetlerinden yararlanarak lüks bir yata binip, duble deniz yollarından Samsun’a içmek için gittiği geziden elinde Anadolu’yla dönen akşamcı...
"Diktatörlük" ya bu bununla da yetinmemiş. Sen kalk despotluğun verdiği cesaret ile gavurları denize dök. Olacak iş mi bu???
Meclisi kuran da aynı "Diktatör" sanırım. Sanki ülkeyi Meclis kurtaracak. Devam etsene Saltanata. Senin neyine halk iradesi. Bir de yazı yazdırmış Meclis’in göbeğine “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR!”diye.
Ama “Diktatör” ya yaptıkları az gelmiş ki gitmiş kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiş. Oysa ki onlar eşinin 4 karısından biri olmaktan gayet memnundular. Sanane bundan "Diktatör", senin sayende şimdi kızlı erkekli takılıp, kadınlarımız ulu orta yerlerde kahkaha atıyorlar .
Bunları da geçtim, sen git eski mezar taşlarını okuyamayalım diye alfabeyi değiştir ..Baş Komutan olmakla yetinme bir de Baş Öğretmen ol. Hatta Geometri kitabı yaz...Sen kalk canını dişine tak yedi düveli dize getir. Meclis kur, Saltanatı halka teslim et. Demokrasiyi getir, halka okumayı yazmayı öğret. Çoluk çoçuğa bayram hediye et .
İşte böyle bir "Diktatör" geldi geçti bu dünyadan.
İyiki de geçmiş:))
Dahi DiktatörCelal Şengör · Ka Kitap · 20173,689 okunma
Eser, tarihi bir roman niteliğini taşıdığı ve konusunu Fransız Devrimi’ nden aldığı için öncelikle Fransız Devrimini özetlemek eserde anlatılan konuyu anlamak için daha faydalı olacaktır.
Not: İncelememde elimden geldiğince eser de geçen hikayenin gerçek olaylar ile bağlantısında açıklayacağım.
Fransız Devrimi
1700 yılların sonlarına
Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
1919 yılı Mayıs'ın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm:
(...)Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca
Müthiş bir boğaz ağrısını düşünmemenin yolu uğraş bulmaktır. Ben de küçüklüğümden gelme bir başka ilgi alanım olan 'terörizm' üzerine ki kitap tam olarak öyle olmasa da, birçok yerde ayrıntılı açıklaması ile aktaracağım.
Öncelikle kitabın çıkarılmasında zorlu yolu kısaca yazayım. Kitap, bir ET olan ve Irak, Afganistan, Panama, İran ve birçok