Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... demokrasi basitçe, insanların insanlar için, insanlar tarafından sopalanması demektir.
Suriye - Mezopotamya'daki çok daha eski meclisler, demokrasinin kökenini yeniden düşünmemizi öğretir. Bizleri Yunan tarzı demokrasinin kökenlerinin Doğu'da olduğunu ve bugünün demokrasilerinin, tarihin çoğunluğu boyunca herhangi bir anlamda demokrasi kabiliyeti yoktur diye çizilen halkların ilk kendi kendini idare deneylerine borçlu olduğunu görmeye davet eder. Ex oriente lux : Meclise dayalı demokrasinin ışığı ilk Doğu'da doğmuştu, Batı'da değil.
Sayfa 30 - Say
Reklam
1922 yılı Alman işçi sınıfı üzerinde etki kurmak için rekabet eden her iki ana parti için de tatmin edici bir yıl olmuştu. Sosyal Demokrat liderler gevşeyip rahatladıklarını hissetmişlerdi; artık iç savaşın sınıf uzlaşmasını tehdit ettiği telaşlı yıllar geçmişte kalmıştı. Bu daha az çalkantılı zamanda, Bağımsız Sosyal Demokrasi'den geriye kalanlar, sonbaharda iki parti arasında bir birleşmeyi mümkün kılacak kadar büyümüştü. Bu ise yeni birleşmiş Sosyal Demokrat Parti'ye güçlü bir parlamenter etki ka- zandırdı - Reichstag'daki 466 sandalyenin 170'i. Dahası, sendikal bürokrasiyle ilişkileri kolaylaştırdı: Bürokrasi artık iki rakip sosyal demokrat parti arasında bölünmüyordu. Bavyera'da bile Sosyal Demokratlar bazı alanları sağdan geri aldılar. Ve yılın bitimine kadar, Sosyal Demokratların katılımı olmadan hiçbir ulusal hükümet uzun süre ayakta kalamaz gibi görünüyordu
ABD, Türkiye'yi güdümüne almak için "demokrasi" adına, "Çok Partili Yönetime" geçmeyi dayatmış, ayrıca üremli borç (kredi) ile bağış yardımları önererek, bağımsız, özgür, üreten Türkiye Cumhuriyeti'ni, kurdurduğu Demo­krat Parti aracılığıyla egemenliği altına almıştır. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan - TÜRKİYE YENİDEN Mİ KURULMALIDIR?
Sayfa 50
Yolsuzluk ile demokrasi, hukukun üs­tünlüğü, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yargı bağım­sızlığı ve yargıç güvencesi arasında sıkı bir ilişki var. Yolsuzluğun olduğu yerlerde diğerlerinin varlık şansı ola­mıyor. Av. Orhan Eraslan - HUKUK DEVLETİ VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE
Sayfa 47
"Eğer Amerika İslam dünyasında radikalizm yerine özgürlük ve demokrasi görmek istiyorsa, ilk yapacağı iş Müslüman ülkeleri işgal etmeyi ve bombalamayı bırakmak olmalı."
Sayfa 86 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Ah,” dedi, “demokrasi, o zaman kesinlikle bir diktatör vardır, belirli amaçları olmayan demokrasilerin en sonunda bir diktatör yaratıp onlara taptığını birçok kez gördüm.”
demokrasi, bir devlet içinde özgürlüğün yararlarını göstermek amacına en yatkın olan yönetimdir.
Sayfa 81 - Çeviri :Afşar TimuçinKitabı okuyor
“Umudumuz, bir gün durumumuzun değişeceği ve biz kadınların saygı, adalet ve demokrasi içinde muamele göreceğidir.”
Sayfa 130 - Comandante Ramona
Küresel Korku
Çalışanlar işini kaybetmekten korkuyor. Çalışmayanlar asla iş bulamamaktan korkuyor. Açlıktan korkmayan yemekten korkuyor. Otomobil sürücüleri yürümekten korkuyor, yayalar ezilmekten korkuyor. Demokrasi hatırlamaktan korkuyor, dil söylemekten korkuyor. Siviller askerlerden korkuyor, askerler silahsız kalmaktan korkuyor ve silahlar savaşsız kalmaktan korkuyor. Şimdi korku mevsimi. Kadının erkeğin şiddetinden korkusu ve erkeğin korkusuz kadından korkusu Hırsız korkusu, polis korkusu. Kilitsiz kapı korkusu, saatsiz zaman, televizyonsuz çocuk, uyku hapsız gece korkusu ve uyandırma hapsız gündüz korkusu. Kalabalık korkusu, yalnızlık korkusu, olandan ve olabilecekten korku, ölme korkusu, yaşama korkusu.
Sayfa 79
Reklam
420 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kaç kez itiraf edilir ki aynı günah aynı insana?
"İnsanları çaresiz bırak, iç organlarından roket yaparlar! Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. " Bildiklerimiz insanlığa dair umutlarımızı yıkarken bilmediklerimiz bize neler yapacak? Hangi duvara çarpıp, hangi denizde
Daha
DahaHakan Günday · Doğan Kitap · 202313,7bin okunma
(Tadeusz Borovski): "Eflatun'u nasıl severdim, bilirsin. Onun yalan söylemiş olduğunu ancak bugün anlıyorum. Çünkü 'dünyevi' şeyler ülküleri yansıtamaz, onların içinde saklı duran, insanların ağır ve kanlı didinmesidir. Onlar o pek zekice diyaloglarını, dramlarını yazarken, sözüm ona vatan uğrunda, dolaplarını çevirirken, sınırlar ve demokrasi uğrunda savaş yürütürken -bizler, ehramları yaptık, tanrı evleri için mermer kırdık, imparatorun caddeleri için taş kırdık, kalyonlarda kürek çektik, sapan sürdük... Bizler pistik, ve ölüyorduk. Onlar estettiler ve yaşıyorlardı. İnsanlara yapılan haksızlık pahasına elde edilen güzellik, güzellik değildir."
Kavram Yayınları:73, Kavram Yeryüzü Şairleri 16, Birinci Basım: Ekim 1995
Demokrasi yapacaklarmış pezevenkler!.. Halksız, işçisiz demokrasi olur mu be? Koyun sürüsü ettiler milleti...
Acı veren, kaçınılmaz, bütün savaşları sona erdirecek bir savaş, demokrasi için bir savaş, özgürlük için bir savaş, barışçıl savaş. Bazen savaş gereklidir. Bazen savaş doğrudur. Ama parçalanmışlara ve ölülere, yaralı ve sakat kalmış olanlara, havaya uçmuş ve şarapnellerle yaralanmışlara, kararan zihinlere, hiçbir gözyaşının dilemeyeceğim kadar korkunç azaplara tanıklık etmiş gözlere, savaşın ölü dilinin kendisini zaman içerisinde tekrarlamasının pek bir anlamı yoktur. Hiçbir şey diyemeyen cesetler son sözü söyler. Nedir o? Son söz nedir? Hayır. Bundan böyle savaşa hayır.
...ortaya atılan soru şudur: Akılsal ve bilimsel yöntemlerin çığ gibi büyüdüğü ve her tarafa yayıldığı bir çağda, devlet adamlarını genel oy sistemi ile seçmek ne kadar makul ve meşrudur? Bu sorunun arkasından yapılan tespit şudur: Siyasal eşitlik ilkesi, yönetimi kamuoyuna, yani devlet işlerinden anlamayan kolayca manipüle edilebilir bir kitleye teslim etmektedir. Bu durumda demokrasi bilgisizliğin kaprisi, hatta zorbalığı haline dönüşmektedir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.