Ölmüş kuşakların geleneği," diyordu Marx, "yaşayanların üzerine bir kâbus gibi çöker." Yalnız tarihte değil, edebiyatta da böyle. Bu kâbusu Türkçede en iyi anlatan, çünkü bir kâbus gibi yaşayan yazarlardan biri Tanpınar'dı. Günlüğünde, kendinden önce yazılmış kitapları "kendine çevrilmiş bir silâh" olarak algılamaktan bir türlü vazgeçemediğini yazar.