Beyni kendi iç dinamiğine sahip döngüsel bir sistem olarak ka- bul etmek, bize normalde tuhaf gelecek bazı bozuklukları anlama- nın kapılarını da açacaktır. Sözgelimi, beynin kanlanmasındaki bir soruna bağlı olarak körlüğün geliştiği Anton sendromunda, hasta göremediğini inkâr eder. 48 Hastane yatağının çevresinde toplaşmış doktorlar hastaya "söyleyin Bayan Green, şu anda yatağınızın çev- resinde kaç kişi var?" diye sorduğunda, aslında yedi kişi olduğu halde hasta, büyük bir güvenle "dört" yanıtını verecektir. Dok- torlardan biri "kaç parmağımı kaldırdığımı söyleyebilir misiniz?" diye sorduğunda ise "üç" diyecek, oysa doktor o sırada hiç par- mak kaldırmamış olacaktır. Rengi mavi olan gömleğinin rengini sorduğunda da, "beyaz" yanıtını alacaktır. Bu insanların yaptık- ları, kör değilmiş gibi davranmak değildir; kör olmadıklarına yü- rekten inanmakta, durumlarını yürekten inkâr etmektedirler. Sözel ifadeleri kusurlu olmakla birlikte, yalan değildir. Görme olduğunu sandıkları bir deneyim yaşamaktadırlar gerçekten de; ancak gö- rüntü tümüyle içeride üretilmektedir
“Hayatı olduğu gibi kabullenmiş gibiydi; kötü bir deneyim yaşandı diye bütün deneyimlerin kötü olması gerekmiyordu.”
Sayfa 212Kitabı okudu
Reklam
Özü itibarıyla beyin hücreleri birlikte aktif hale geldiği zaman aralarındaki bağlantı güçlenmektedir. Basitçe söylemek gerekirse belli bir deneyimi tekrar ettiğimiz her seferde, deneyim bizde daha yerleşmiş hale gelmektedir. Yeterli miktarda tekrarlama ile bu otomatik hale gelebilmektedir.
Bir insanla ne kadar özdeşleşirsek, ortak hayallerimiz o kadar benzer hale gelir ve depolanan deneyim de o kadar yoğun olur.
Sayfa 103
Önceden yaşamış olsam, üstesinden gelebilmek için hir fikrim olurdu, ama neticede ilk deneyim olduğundan iş o kadar basit değil. O yüzden benim açımdan, şu an ayrıntı sayılabilecek kararları sonraya bırakıp, karşıma çıkanları olduğu gibi kabullenerek, bunlarla birlikte yaşamımı sürdürmekten başka yol yok.
Sonra deneyim gelir ve mutlaka zevkin bize uzaklarda bir illüzyon gösteren salt kuruntu, ıstırabın ve acınınsa gerçek olduğunu, illüzyona ve beklentiye ihtiyaç duymadan kendini duyurduğunu öğretir.
Sayfa 12
Reklam
Tanrıyla Dolaysız Deneyim
“Tanrıyla dolaysız bir deneyimi anlama yeteneği olsaydı, ona bunu açıklayabilirdim.”
Ortak hiçbir değere bağlanmadıklarından, içlerinde biriktirdikleri binlerce paha biçilmez deneyim son nefesleriyle birlikte kimseye aktarılmadan yok olup gideceği için gereksiz görünen o hayatlardan birini yaşamaktaydı.
Hayat harikulade anlardan meydana gelen mauvais quart d'heure'den* başka bir şey değil. *Mauvais quart d'heure (Fr.): Kötü bir on beş dakika; "zorlu kısa bir deneyim" anlamında.
Sayfa 31 - TÜRKİYE İŞ BANKASI Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aynının terörü bugün hayatın her alanına tesir etmektedir. İnsan hiçbir deneyim yaşamadan her yere seyahat eder. Bir kavrayışa ulaşmadan her şey hakkında malumat edinir. Bilgiye erişmeden enformasyon ve veri biriktirir. Serüven ve heyecan peşinde koşar ama hep aynının içinde kalır. İnternette arkadaş ve takipçi toplar ama asla bir başkasıyla karşılaşmaz. Sosyal medya, toplumsalın mutlak sıfır derecesini temsil eder.
Ama kim yaşamları boyunca yaptıklarının, düşündüklerinin ve davrandıklarının tümünün doğru olduğunu söyleyebilir? Şairin dediği gibi: "Bu dünyada yaşam iki olmalı/ biri deneyim kazanmak/ diğeri deneyimleri kullanmak için."
"Kesinlikle. Hata yapmanın eleştirilecek bir tarafı yok. Hatalar yaşamın bir parçasıdır ve gelişme için gereklidir. Bu şöyle söylemeye benziyor, 'mutluluk doğru kararlarla, doğru kararlar deneyimle ve deneyim yanlış kararlarla gelir. Ancak aynı hataları tekrar tekrar, her gün yinelemenin kabul edilebilir bir tarafı yok. Bu tam da insanları hayvanlardan ayıran bir nitelik olan, kendinden haberdar olma yetisinden tamamen yoksunluğun göstergesidir."
Yaşamda hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Olumsuz deneyim diye bir şey de yoktur, yalnızca kendi bilgeliğini kazanma yolunda olgunlaş mak, öğrenmek ve ilerlemek için fırsatlar vardır. Güçlükten güç doğar. Acı bile mükemmel bir öğretmendir.
Beyin bir organ değil süreçtir ve her an kendini yaratmayı sürdürür ifadesiyle de koşutluk gösterir. Beyin her bir yandan gelen uyaran bombardımanına maruz kaldığı halde nasıl oluyor da dünyayı algılayışımızda bir uyaran kargaşası yaşamıyoruz sorusunun cevabı da yine beyinde saklı. Çünkü sinir sisteminin amacı, dıştan ve içten gelen uyaranların oluşturduğu kaosu organize etmek ve farkındalıklarımızı bir düzen içinde algılamamızı sağlamaktır. John Crook'un ifadesiyle: "Farkındalığın bir düzen izliyor oluşu, yani zaman içindeki görünür istikrarı, bize birçok duyumuzun çağrıştırdığı deneyim kargaşasında değil de bir dünyada yaşadığımız izlenimini verir.”
Sayfa 47 - Metis
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.