İnsan açısından ilişkinin ne kadar kritik ve yaşamsal bir değere sahip olduğu üzerine gerçekleştirilen önemli bir araştırma var.
Rene Spitz, 1940'larda yetiştirme yurtlarında büyüyen bebekler üzerinde bir gözlem yaptı.
II. Dünya Savaşı sırasında ailesini kaybetmiş ve devlet koruması altına girmiş binlerce bebek yetiştirme yurtlarına alınmış. Bebeklerin bütün bakımları ve temel ihtiyaçları düzenli ve dengeli şekilde karşılanmış. Karınları doyurulmuş, temizlenmişler, sıhhi bir ortamda hastalıklarından yalıtılmış olarak büyütülmeye çalışmışlar. Ancak bir zaman sonra beslenme, temizlik, uyku gibi tüm temel ihtiyaçları karşılandığı halde bebekler arasında ölümler gerçekleşmeye başlamış.
Bu beklenmedik nedensiz ölümlerin, anne sevgisi alamamak tan kaynaklandığı tespit edilmiş sonra. Yani bir bebek için güven duyduğu sevgi nesnesinin (annenin) olmayışı ölümle eşdeğer..
sevilmemesinin Hayati ihtiyaçları giderildiği halde insanın ızdırap verici bir deneyime dönüştüğü inkar edilemez bir gerçektir.