Tüm parti siyasetçileri Deniz Gezmiş,
Hüseyin İnan ve Yusuf Aslanın idamından sonra oy uğruna kendileri
ni demokrasiye inanmış insan göstermek için ben böyle demedim
benim haberim yok demişlerdir.Kenan Evren ‘Asmayalım da besleyelim mi ‘ demiştir.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç’ın yazılı emri ile.
sistem,hem yeni düzenlemelerle kendisine Anayasa zemininde hukuki
bir uygulama alanı yaratmış oluyor. hem de emir komuta hukuku içersin
de atanmış askeri kurullar tarafından
yürütülmekte olan yargılama sürecini
hızlandırıyor.
Deniz Gezmiş,Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan hakkında verilen idam kararları
nın 6 Mayıs 1972’de infaz edilmesi ile
sonuçlanan askeri yargılamanın ilk aşaması,Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim
Askeri Mahkemesinde 2ay 23 gün gi
bi kısa sürede karara bağlanıyor.
12 Mart Rejimi altında devrimin Ön.
derlerinin çoğu kez ilkyaz aylarında
katledilmesi, belki,çok büyük bir rast
lantı olarak bakılabilir.
Nurhak’ta üç devrimcinin toprağa düş
mesi,1971 Mayısının son gününe ras
lıyor.Deniz Genç,Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için darağaçları 1972 Ma
yılının ilk günlerinde kuruluyor.
6 Mayıs 1972’nin öncesinde Kızıldere
var.30Mart 1972’de Kızıldere’de on devrimci katlediliyor.
Yıllar sonra,12Eylül Darbesi ile kendisini önce Devlet Başkanı,sonra.
Cumhurbaşkanı ilan eden eski Genel
kurmaybaşkanı emekli Orgeneral Ke
nan Evren, Kontrgerilla tartışmaları
nın yeniden alevlendiği 1990 yılı so.
nunda,Kontrgerilla’nın,Özel Harp Dairesinin KızıldereOperasyonunda
kullanıldığını söyleyiverdi.
Kızılderede 30 Mart 1972,on devrimci katlediliyor.
Deniz, Yusuf, Hüseyin, her şeyden önce insandı. Hem de çok insan !
Seven, sevilen, korkan, üzülen, ağlayan, gencecik yaşta ölüme çeyrek kala mavra geçebilecek kadar da cesur insanlardı.
BASIN GÖREVİ.
Sistemin,cepheden saldırıya geçecek kadar kendisini güçlü hissetmediği olaylarda veya olgularda,iletişim or.
hanları,ilke olarak görmezlikten gelmeyi,yok saymayı tercih ediyorlar.
Özellikle büyük basın,tekelci basın organları 20 yıl önce,12 Mart Rejimi altında Deniz Gezmiş,Hüseyin İnan ve Yusuf a Aslan için darağacının kurulmasına kaynaklık eden Genelkur
mat Emrinin yayınlanmış olmasını görmezlikten gelmeyi yeğledi.
Genelkurmay Başkanlığının 16 Temmuz 1971 tarihli yazılı emri,23 Nisan 1992 tarihli Aktüel dergisinde yayınlandı.20.Yıl Kampanyası çerçevesinde geceler düzenlendi.
TBMM’ye soru önergesi verildi.Ankara-Karşıyaka Mezarlığın
da geniş katılımlı bir anma toplantısı
yapıldı.6 Mayıstaki anma toplantısın
da açılan bayraklar dışında,20.yıl kampanyasının ve Genelkurmay Emrinin,Cumhuriyet gazetesini ve Star-1 Kırmızı Koltuk Programını saymazsak,büyük basın ve iletişim organları açısından fazlaca bir haber değeri taşımadığı görüldü.
Sıkıyönetim askeri mahkemeleri yasa
ya göre siyasal iktidara bağlımlıdır.
Atama,yer değiştirme ve özlük hakları yürütme organı tarafından düzenle
bir.Bu mahkemeler,hakim güvencesi
ne sahip değildirler.Her zaman siyasal iktidar tarafından görevden alınabilirler.Yerleri değiştirilebilir.Bu mahkemeler,suçlar işlendikten sonra kuruldukları için”doğal hakim” ilkesi
ne de aykırıdırlar.
Bu yargılamada biz savunmalar tarafından mahkemenin kuruluşuna karşı bütün bu haklı itirazlar yapılmış
ve buna ilişkin yasanın iptali için Ana
yasa mahkemesine başvurulması istenilmiştirAma bu savunmalar ve itirazlar reddedilmiştir.
İşte Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ve arkadaşları, mahke
me niteliği olmayan bir kurul tarafın
dan ölüm cezasına mahkum edilmiştir.Yani ortada bir mahkeme
kararı olmadan sehpaya gönderilmiş
dir.
Deniz Gezmiş:
"Yaşasın, Türkiye halkının bağımsızlığı; yaşasın, Marxizm-
Leninizm' in yüce ideolojisi; yaşasın, Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi; kahrolsun, emperyalizm!"
Yusuf Aslan:
"Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar, şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika' nın hizmetindesiniz. Yaşasın, devrimciler; kahrolsun.faşizm!"
Hüseyin İnan:
"Ben, şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı, hu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra hu bayrağı, Türkiye halkına emanet ediyorum. Yaşasın, işçiler, köylüler ve yaşasın, devrimciler; kahrolsun, faşizm!"
Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan haklarında,olaya uygun düşen ve hapis cezasını gerektiren TCY’nın 168.maddesinin uygulanmasından kaçınılması,bunu yerine ölüm cezasını gerektiren aynı yasanın 146.maddesinin uygulanma
sı ve buna göre verilen ölüm cezaları
bunun en tipik örneklerinden birini oluşturmaktadır.Bu keyfi uygulama.
12 Eylül döneminde de sürmüş,verilen ölüm cezalarında ve.
yapılan infazlarda kendini göstermiş.
tir.Bunun bu ölüm cezaları her yönüy
le ülkemiz adaleti açısından gizlenemez bir skandal oluşturmuş tur.Gerçekten hukuk açısından olaya bakıldığı zaman,yaşamlarına son verilen gençler hakkında TCY’nın 146.maddesinin uygulama yeri bulun
madığı açık seçik görülmektedir.