mimoz

mimoz
@deniz_da
Xwediyê destên picûk hestiyar e, xwedî xayaleke hunerî ye, fikr û ramanên wî hertim nû dibin, nerîna wî lezgîn û rasterast e, biryarên xwe zû distîne bêyî ku li bendî kesekî bimîne, gelek caran têk diçe. Ew mirovekî baş e,dilbirehm e û hestên wî hertim li pêş agilê wî dimeşe.
Reklam
Ez bi wê nîv-hembêza bêhemdî kêfxweş bum,di bin we barana ecêp de û min dixwest ku riya malê direjtir bibe da ku wê nîvdaliqandina xwe di hembêzeke rojavayî de berdewam bikim...
"...Ah,şu entelektüellerin üç milimetrelik iris aralığından beynin içine tüm bu bilgileri aktarmak için sarf ettikleri bitip tükenmeyen çabalar."

Reader Follow Recommendations

See All
"Belki ben biraz saftım. Üçümüzün zihinsel bir yaşamı paylaşacağımıza, birlikte ciddi felsefi çalışmalar yapabileceğimize inanmıştım."
Ümitsizlik tıbbi bir semptom değildir Fräulein; belirsizdir,kesin değildir.
Reklam
"Bütün sıkıntım tez geçen bu sıcak kül yanığı, diye düşündü. Bu kadar rahatlık beni korkutuyor. Hiç olmazsa birkaç gün sürecek bir hastalığa tutulsam!"
Evlenen iki kişinin gitgide sevgilerini yitirmelerinin baş sebebi aynı yatakta uyumalarında görürdü.
Dayak yiye yiye bu şehirde yaşamayı öğrenecekti.
Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. Ama yapışıp kalıyor ona. Onsuz olamıyor( sustu bir sigara yaktı.) Bakın, şimdi adımdan daha önemli bir şey biliyorsunuz:Sigara içtiğimi. İşte bir başkası: Bütün bu "siz"ler,"iz"ler,"uz"lardan sıkılırım ben. Yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. İkinci konuşmamda 'sen' diyemiyeceğim biriyle bir daha konuşmam. Ne dersin(iz)
Ben hiçbir şeyi olmayan bir adam gibi görünebilirdim.Ama kendimden emindim her şeyden emindim, onun olduğundan daha emindim; hayatımdan, yaklaşmakta olan ölümden. Evet, elimde bir tek bu vardı benim. Ama hiç değilse bu gerçekliğe tutunuyordum ve bu da beni ayakta tutuyordu.
Reklam
Ruhumu yakından incelediğini ve hiçbir şey bulamadığını söylüyordu, işte böyle sayın jüri üyeleri. Aslında ruhumun hiç olmadığını, hiçbir insani duyguya sahip olmadığımı, hatta insanın ruhunu esirgeyen ahlak ilkelerinden bile yoksun olduğumu söylüyordu." Kuşkusuz," diye ekledi savcı, "onu bundan dolayı suçlayamayız. Elde etme gücüne sahip olmadığı bir şeyden yoksun diye yakınamayız...
Böylece ne kadar çok düşünürsem, daha çok fark etmediğim ya da unuttuğum o kadar çok şeyi hafızamın derinlerinden bulup çıkarıyordum. İşte o zaman, dışarda sadece bir gün bile yaşamış olsa insanın hapiste hiç zorlanmadan yüz yıl geçirebileceğini anladım. Canı sıkılmadan yaşayacak kadar anısı olurdu zira. Bir bakıma, bu da bir kazançtı.
Bu sıkıntılar dışında, çok da mutsuz sayılmazdım. Bütün mesele, yine, vakit öldürmekti. Hatırlamayı öğrendiğim andan itibaren hiç canım sıkılmaz oldu.
Yine de tutukluluğumun başlarında,en zoru, özgür insanlar gibi düşünmekti. Mesela kumsalda olmayı ve denize doğru yürümeyi arzuluyordum.Tabanlarımın altında ilk dalgaların sesini, vücudumun suya girişini ve bunun bana verdiği rahatlamayı hayal edince,birdenbire hücremin duvarlarının üzerime üzerime geldiğini hissediyordum.
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.