Merkezden bu durum tamamen değişir. Merkezden eyleme geçmeye başlarsın; ilk kez bir rela-ta olarak değil, kendi doğrularınla var olmaya başlarsın. Buda bir köyden geçiyor. Bazı insanlar kızgınlar, onun öğretilerinin fazlasıyla karşısındalar. Onu taciz ediyorlar, ona hakaret ediyorlar. Buda sessizce onları dinler ve der ki: "Bitirdiyseniz izin verin de devam edeydim. Bir sonraki köye ulaşmam gerekiyor ve beni bekliyor olacaklar. Eğer zihninizin köşesinde bir şeyler hâlâ varsa, geri dönüp bu yol üzerinden geçerken bitirebilirsiniz."
Yunan mitolojisinde mutluluğa dair bir hikâyeye göre tanrılar, "insanlar mutluluğu arasın ve böylece kıymetli olsun diye" onu saklamaya karar verirler. Biri der ki, "Göklerin en uzağına saklayalım." Diğeri, "Denizin en dibine." Öbürü, "Ormanın en kuytusuna saklayalım," diye fikir belirtir. Sonunda biri der ki, "İçlerine saklayalım. Oraya bakmak akıllarına gelmez." Evet, insanın en son baktığı yer içi, çünkü göz dışarı bakıyor.
Reklam
Hazret-i Mevlânâ der ki: “Edebsiz bir kimsenin kötülüğü yalnız kendisine mahsus kalmaz; belki bütün âfâk-ı âlemi ateşe verir.”
Anlamadın. Anlaşılmaz. Anlaşılmayacağını anladığında bile denizler aşmış olursun. Ama kainat denen dürülmeyi bekleyen boşlukta, denizlerin sığıştığı kürenin bir nokta olduğunu gördüğünden, denizler aşmış olmak bile sana kum, sana hava, sana zerre gelir. Buna şükredersin. Ancak o zaman anladım dersin. Bu demektir ki, anlamadım, çünkü anlayamam, beni aşar. Bilen, ben bilmem der, bilmeyen, ben bilirim der. Bilen, bilemeyeceğini bilendir. Bilmeyen, bilemeyeceğini bilmeyendir.
Sayfa 299 - Ketebe yayınları
AGGELİN
Benim ahım Ağgelin'e kalmaya Yana yana bu dert ile ölmeye Gurbet elden şu kocası gelmeye Daha derdim az diyesin Ağgelin Kapının önünde kangallar bitsin Bacanın üstünde baykuşlar ötsün Altı ay yedi yıl ısıtma tutsun
Sayfa 145 - Akçağ Yayınları - 1. Baskı I Ankara 2006Kitabı okuyor
“Eğer potansiyelimizi bir şekilde dolduramazsak, sorunlar başlar. Hiç yürümezsek, bir gün gelir bacaklarımız bizi taşıyamaz. Tek kaybedeceğimiz şey bacaklarımızın gücü değildir; kanımızın akış hızı, kalbimizin temposu, kısacası tüm bedenimiz yavaşlar, zayıflar. Kişiliğimizi bulmada yapmamız gerekeni yapamazsak hastalanırız. Nevroz denilen hastalığın özünde kullanılmamış bir potansiyel yatar. Çevredeki etkilerle (geçmişte veya şu anda) kişilik potansiyeli açığa çıkamazsa, içe döner ve bireyin ruhsal dengesini alt üst etmeye başlar. ‘Enerji sonsuz bir mutluluktur.’ der William Blake, ‘Kim ki bir şeyi çok arzuladığı halde isteklerini eyleme dökemez, ölümü davet etmiş olur.’”
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.