nihan.

nihan.
@derdoyum
Tıp Fakültesi 3/6
1 reader point
Joined on September 2022
şubat - 9. bölüm
deli: sen bizi bırakıp gittin aziz bey, seninle gelmemize izin vermedin. izin verseydin biz böyle insanlar olmazdık. nasıl insanlar diyeceksin, kötü insanlar. biz kötü müyüz aziz bey? aziz bey: kötü yoktur ama iyi vardır deli. deli: şubat iyi mi mesela aziz bey? aziz bey: acın var. kalbini kırmak istemem ibrahim, yapma. deli: şubat deyince böyle akan sular duruyor değil mi aziz bey? şimdi düşünüyom da sen davut için kendini bu kadar parçalıyorsun ya acaba şubat'a bir şey olsa n'olurdu kim bilir. aziz bey: sen ne işler çeviriyorsun ibrahim? gülünecek zaman mı? deli: bak bakalım duble orada mı aziz bey? seneler evvel kimya işiyle uğraşan birtakım adamların yanında iş tuttum ben aziz bey. aziz bey: dinlemek istediğimi ne biliyorsun? deli: o adamlar böyle insanın neredeyse kanını donduracak ilaçlar yapıyorlardı. ben bizim baytarı var ya bunların yanından tuttum çıkardım aziz bey. bir ilaç vardı, böyle kadim bir ilaç, antun diyorlar. onu bir kere kullandım kardeşimi kurtarmak için. şimdi bu iki etti. üçüncüsü olsa yine kardeşimi kurtarırdım aziz bey, kendimi değil. çünkü bu hayatta insanın kendini feda edebileceği biri vardır. onun için her şeyini verirsin. iyi olmaktan vazgeçersin. duble: deli! deli: senin şubat'ın varsa aziz bey; benim de davut'um var, kardeşim var, kardeşim!
Reklam
şubat - 9. bölüm
(lunapark) deli: kardeşim... n'apalım, eğlenmek bize haram. yine kursağımızda kaldı. sevinmek bize haram kardeşim, haram!
şubat - 9. bölüm
deli: tayfa! hazırlan, volta! haydi, hazırlan kardeşim. duble: nereye? deli: kursağımızda kalanı söküp almaya kardeşim.

Reader Follow Recommendations

See All
şubat - 9. bölüm
deli: tayfa, dinle burayı! dinle bak bir kere anlatacağım bir daha anlatmam. şimdi, çocuktum ben böyle. bu duble var ya hepten çocuktu. böyle kısacıktı bu, küçücüktü. bizim anamız vardı tabii, anam vardı benim, dünya güzeli anamız vardı bizim be. deli: babamız da vardı tabii. babamız vardı bizim böyle, böyle bizim babamız nasıl bir şeydi biliyor
şubat - 9. bölüm
şubat: korçi, aziz beyi geri getir. eğer o geri dönmezse, eğer bana anahtarı geri getirmezse; ben ona nasıl inanırım, nasıl bakarım?
Reklam
şubat - 9. bölüm
deli: bu hayatta insanın kendini feda edebileceği biri vardır. onun için her şeyini verirsin. iyi olmaktan vazgeçersin.
şubat - 9. bölüm
yeşim: derdi olmayana uyumak kolay. santo: senin çok derdin var değil mi avukat hanım? yeşim: var tabii. santo: allah aşkına senin aşktan başka ne derdin var ya? yeşim: ah santocum, aşk olsun. aşktan büyük dert mi var?
şubat - 9. bölüm
deli: uyuyabiliyorsan derdin yoktur yusuf. uyuyamıyorsun, demek dert var. gülüm: sen uyuyabiliyor musun ki deli? deli: benim derdim çok büyük yusuf. kardeşim yanıma gelmeden uyku bana haram. deli uykuyu öldürdü.
şubat - 9. bölüm giriş sahnesi (aziz bey)
insanın yaratıldıktan sonra yaptığı ilk tercih neydi? azazil'in ona uzattığı meyveyi cennetten kovulma pahasına yemek. yani dünyayı seçmek. dünyayı seçmek ne demekti? ölümlü olmayı seçmek, o meyveyi yemek, aslında cesaret göstermek değil korkmayı seçmek demekti. o günden sonra da tercihinin bir yanında hep korku oldu. korku insanı felç eder. korkan insan kıpırdayamaz. tercihte bulunamaz. hareketsiz kalır. ne de büyük acizlik. ya da korkunun onu ele geçirmesine izin vermeden gerçek bir tercih yapar. o kapıyı açmak, göz yummamak, boyun eğmemek, razı olmamak. günahlarının ömründen uzun olmasına izin verme. canının yanmasını göze al. sende olanı ver. bugüne kadar çok mu verdin? yanılıyorsun. çünkü sende olanı verirken canın yanmadıysa gerçekten vermiş sayılmazsın. korkma. korku ruh gibidir. haydi, aç o kapıyı. aç.
şubat - 8. bölüm
şubat: dünya kötü bir yer mi aziz bey? aziz bey: dünyada zalimler var şubat. şubat: allah zalimleri görür, dimi? aziz: görür tabii.
Reklam
şubat - 8. bölüm
deli: istediğini yap. kardeşim gitmiş. artık bana ne yapsan canım acımaz. hatta biliyor musun şubat, iyilik edersin.
şubat - 8. bölüm
duble I: şimdi bak, şimdi şunu yapacaksın. yalnız olacaksın, onun gelmesine izin vermeyeceksin. şu anda iki kişi fazla, beklemeyi bilen kalacak. duble II: lan oğlum beklemeyi biliyon mu sen? duble I: şşh, bak, beklemeyi bilen kalacak çünkü deli abim bana sabret kardeş derdi. dayan, bekle. bekle. tamam mı, dayan. bak, benim babam vardı, babam. babam vardı benim, babam. bizi babam böyle odaya kapatırdı. böyle dar bir odaya kapatırdı. bu kadar, bu kadar dar bir oda. abim bekle derdi kardeşim, sabret. ama bak, dışarının olduğunu bilmek bizim beklememizi kolaylaştırıyordu. deli abim bana derdi ki; kardeş sabret, bak kapının öbür tarafında başka bir hayat var, sabret kardeşim, dayan. dışarıda gülüm var, tamam? dışarıda gülüm var, sabret.
şubat - 8. bölüm
tolga: yağmur bunları unutsan artık? yağmur: unutmak mı? gerçeği bir kez gördükten sonra unutamazsın.
şubat - 8. bölüm
deli: şimdi gidiyorsun o yanığı buluyorsun. şu şapkanı da çıkar, şu güzel fotoğrafını da ona ver. de ki benim adım gülüm, ben senin için hayatımı hiçe verdim. şimdi git bak bakalım, o senin yanık kıymeti harbiyeni bilecek mi?
şubat - 8. bölüm
deli: aslında senin de kalbin kesik ha dubleye, hı? deli: değil. eyvallah. insan kendisini hak edeni seçmez zaten. o senin için beni çiğnedi, sense gidip o yanığı...
228 öğeden 181 ile 195 arasındakiler gösteriliyor.