Günaydın şiir severler.
Bakmayın çevremi kuşatanlara Hüznün, yalnızlığın şairiyim ben Issız ovaların nehriyim ben İçimde işliyor derin bir yara Aşkın öldürmeyen zehriyim ben Bakmayın çevremi kuşatanlara Hüznün, yalnızlığın şairiyim ben Nurullah Genç/ Benim Şiirim
Hayırlı sabahlar
Dertler derin, Allah Kerîm..
Reklam
Verimli bir bilgi
Her tatilde, yani yıl­da üç kez ormanda veya deniz kenarında çok hoş olabilecek bir tür inziva içinde faydalı derin düşünmeleri baştan sona yeniden ele almakta yarar vardır. Bu tür "inziva"lar sonsuz derecede yararlıdır. İradeyi yeniden çelikleştirir, öğrenciyi bi­linçli bir şahsiyet haline getirirler. Ama ders yılı boyunca da faaliyetlerin aralarında birçok kez kendisi hakkında düşü­necek anları bulmak gerekir. Akşam uykuya dalarken veya gece uykudan uyanınca veya dinlenme anlarında, bilincin bayağı uğraşlar tarafından istila edilmesine izin verileceği­ne, alınmış iyi kararları yinelemekten ve uğraşlar veya boş zamanlar hakkında kararlar almaktan kolay ne olabilir? Sa­bah uyanıldığında, giyinirken, işe gidilirken, "iyi arzuları ye­niden yeşertmekten" ve gün için eylem planını belirlemekten daha faydalı ne olabilir? Bu düşünme alışkanlıkları çok hızlı edinilebilir. Zaten bunlar verdikleri iyi sonuçlar bakımından o kadar verimlidir ki gençlere bu alışkanlığı bir ihtıyaç hali­ne getirmelerini ne denli öğütlesek azdır .
Derin duygular da büyük yapıtlar gibi bilinçli olarak söylediklerinden daha fazla anlam taşır her zaman.
DOĞU: HAYAL GÜCÜMÜZÜN UÇSUZ BUCAKSIZ KIRKAMBARI
Doğu bizim kafamızda. Bizim Batılı kafalarımızın dışında Doğu yok. Hatta Batı'nın kendisi de yok. Batı, karşıt terimiyle aynı nedenlerle içimizde var olan bir düşünce. Ama biz onu tanımlamaya hiç gerek duymayız: O bizim kendimizdir. Biz kimiz? Doğu'nun ön yüzü mü? Ötekinin ötekisi mi? Pozitif kutup mu, doğrulanmışlık mı? Ama kimi zaman da madalyonun öteki yüzü: pozitifin negatifi. Böylece eski simgeler su yüzüne çıkıyor: bir an için Doğu ışıktır, evrensel ruhtur, iç dünyamızın sihirli mıknatısıdır, beceriksiz modernliğimize karşı takınılan bir mesafeliliktir. Ama en küçük bir olayda, sıçrayan ilk kanda, ışık titreşir, söner: Doğu, bizim korkumuzun balçığı içine gömülür; unutulmuşluğa geri çekilir, sonra düş olarak geri döner. Yol dönemecindeki sahte parıltı. Süs. Serap
Sayfa 24 - Özel Sayı 26, ORYANTALİZM, Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, Derin Tarih, Tarih Okuyan Şaşırmaz, Genel Yayın Yönetmeni Taha Kılınç, Turkuvaz Dağıtım Pazarlama Albayrak MedyaKitabı okuyor
DOĞU: HAYAL GÜCÜMÜZÜN UÇSUZ BUCAKSIZ KIRKAMBARI
Doğu kavranamaz. O her yerde ve hiçbir yerde. Kitaplarda, tuvaller üzerinde, ekranlarda, sokakta, çok yakın ve hiç kuşkusuz çok uzak, başka yerlerde. Bütün donmuş kalıpların buluşma noktası, bütün egzotizmlerin eşanlamlısı, bütün çelişkilerin ve bütün aşırılıkların kışkırtıcısı. Daha bilge ve daha çılgın, daha çileci ve daha şehvetli. Daha zalim ve daha incelikli... Çok eski, tarihin ilk şafağı ve karanlığı... Uçsuz bucaksız. Hayal gücümüzün uçsuz bucaksız kırkambarı. .
Sayfa 24 - Özel Sayı 26, ORYANTALİZM, Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, Derin Tarih, Tarih Okuyan Şaşırmaz, Genel Yayın Yönetmeni Taha Kılınç, Turkuvaz Dağıtım Pazarlama Albayrak MedyaKitabı okuyor
Reklam
İnsan yaşlanır; içinde o derin zayıflık hissini, kayıtsızlığı, rahatsızlığı hisseder, bütün bunlar ilerleyen yaşla gelir; böyle hissedince de sadece hasta olduğunu düşünür, bu can sıkıcı durumun belli bir nedeni olduğunu düşünerek korkularını bastırır ve hastalıktan kurtulduğu gibi bu durumdan da kurtulmayı ümit eder. Boş düşünceler!
Sayfa 231Kitabı okudu
Herkesin kuyusu kendisine derin.
Kölelik sevgisi, insan zihin ve bedenlerinde derin ve kişisel bir devrimin sonucu olarak oluşturulmadıkça başarılamaz.
Reklam
Şiirler sonsuz bir yalnızlıktan gelen derin insan sesleri değil midir?
Seni kurşuna dizerler, bir çocuk cesedini sektirirler ayaklarında. Hayat, zamansız bir ölümdür Orta Doğu'da. Göçten kalan açık bir yara ve soyguncular halay çekerken ganimetin başında. Doğmak, pişman olmanın yarısıdır Orta Doğu'da… Her şeyi anladım sanmanın dudaktan esirgediği o çelimsiz gülüş... Anne! ne yaman yalnızız. Tek kişilik
Derken, işte, işte kılıçtan keskin ve zindanlardan derin gözlerin... Tarifinden acizim ben bu güzelliğin... Bilmiyorum Lâra, ben kimin şairiyim?
Fatih Buhara Benzek
Fatih Buhara Benzek
《Babam, başkalarının babalarına hiç benzemiyor. Yabancı gibi,》 diye iç çekti. Mahalledeki çocukların babalarını gözünün önüne getirdi. Akşam üstleri işten dönen babalar, çocuklarını kapı önlerinde nasıl kucaklıyor, sımsıkı sarılıp nasıl öpüyorlardı? Fadiş bunları derin derin düşündü. Babası kendisini hiç öpmemişti. Ona candan sarılmamıştı.
Sayfa 67 - Altın Kitap, 48. basım/ Mart 2009Kitabı okuyor
Çorak toprağa yaşlar dökülürdü her gece, kabus gibi korkunç, Hayalet gibi sessiz, Suyu kurumuş ırmak kadar ıssız, Derin bir kuyu gibi karanlık, Bir çöl sıcağına benzerdi ızdırabı Kuş ötmez,kervan geçmez, Sorar ahali; "Ne günahı var da tanrı böyle cezalandırıyor?" Her günahın bedeli olduğu gibi her nimet'in de bir cezası vardır, Ne kadar acı o kadar nimet..
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.