Daha derin duygularını görünmez kılmaya çalışan kadınlar, kendilerini zayıf düşürürler. Ateş söner. Bu, acı verici bir geçici-olarak-canlılığını-yitirme biçimidir. .... eski hayat tarzını ölüme terk edip korkudan titreyerek yeni bir hayata. ...
Sayfa 102Kitabı okudu
Yitirecek hiçbir şeyi kalmamış olanlara mahsus baş eğişle baş eğdim. Acıyan yerlerimin daha az acıyacağına dair ümidimi tümen yitirdim. Kaçmadım artık yaralarımdan. Yanarak var olmayı kabullenmekle sönerek yok olmak arasında yapılacak seçimden ibaretti bütün hikâye. Yitirdim zannedip de bulanlarla buldum zannedip yitirenler arasında nerede durduğumu artık merak etmedim. Beni suyun üzerinde tutan ellerden kesildi elim. Öylece gömüldüm derin karanlıklara. İndirdim savunağım olan tüm perdeleri. Sessizce yenilgiye evet dedim...
Reklam
Toprak; hayattaki derin, sakin, katı şeyler... Su; hayattaki akışkan, kaygan ve değişken şeyler... Rüzgâr; hayattaki terk, göç ve devr eder şeyler... Ateş; hayattaki yakan, yıkan, yok eden şeyler... Boşluk; hayatta, varlıklarıyla değil yokluklarıyla bizi etkileyen şeyler...
493 syf.
·
Puan vermedi
Ailesi ile kavga edip kendini yollara vurup,İstanbul'dan Bursa'ya otostop çekerek gitmişti.Amacı yeni insanlarla tanışıp kendi içinde ki bilgeye ulaşmaktı.Kalacağı pansiyona giderken ilgisini çeken hafif ayağı aksayan birinin arkasına istem dışı takılıp onu takip etmeye başladı,karanlık sokakta beklemediği ise boğazına dayanan bıçak ile duvara yapıştırılmasıydı.... Aile sevgisi ve gücü ile büyüyen bir çocuk ile, tam tersi olan durumlarda ki yıkımın,değersizliğin arasında büyümüş iki insanın karşılaşıp aralarında doğan imkansız aşkı anlatan bir eser.Yaraları çok derin olan ve hiç kimseye güvenmeyen ,ateş kadar yakıcı olan kız insanı esir eden güzelliğe sahipti. Onun güvenini aşkı ile kazanabilecek miydi? Aralarındaki engellerden kurtulup, yaralarını ve yaşadıklarını iyileştirebilecek miydi? Kurgusu sadece aşk olmayan,hasta ruhlu insanların neler yapabileceğini anlatan ve merak ile bir sonraki sayfada neler ile karşılaşacağınızı düşündüren keyif ile okuyacağınız bir eser...
Ateş
AteşPınar Çelik Gökçe · Agapi Yayınları · 201589 okunma
Ordınov, kilise kapısında sadaka bekliyen dilenci kocakarıları, hasta ve sakatları aralıyarak kadının yanma sokuldu ve o da diz çöktü. Elbisesi, onun elbisesine değiyor, vecd içinde mırıldandığı duayı, dudaklan arasından kesik kesik çıkan soluğu işitiliyordu. Kadının yüzü bu defa da derin bir imanı ifade ediyordu; alevli yanaklanndan akıp kuruyan gözyaşları sanki korkunç bir cinayeti temizliyordu. Bu, aşırı hassasiyet, duyguların böyle çırılçıplak ortaya serilişi neden ileri geliyordu acaba? Buna, geçirdiği uzun, uykusuz, bunaltıcı ve sessiz geceler mi sebep olmuştu, yoksa şuursuz İsteklerin ve ruhunda geçen müphem sarsıntıların, kalbini coşturmasından, kopacak hale getirmesinden mi ileri geliyordu? Yahut, bu mühim anın zaten kendiliğinden zamanı gelmiş miydi? Tabiatta da böyle değil midir? Boğucu sıcak bir günde, gök birdenbire kararır, fırtına, kavrulmuş toprağa su, ateş püskürtür, zümrüt rengi dallar, inci taneleri gibi yağmur damlalarıyla dolar; otlar, çimenler birbirine kanşır, çiçeklerin narin başları yere eğilir. Bütün bunlar, güneşin ilk ışıklarıyla hepsinin başını doğrultup, canlanarak, yeniden hayata kavuşmanın verdiği sevinç içinde muhteşem, tatlı kokularıyla gökleri, güneşi selâmlamaları içindir.
Sayfa 20 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi
Buzul bir mevsimde karşıma çıkan bir ateş çemberiydi gözlerin.Geriye kaçsam,donacakdım.Derin derin baksam yanacaktım.Elimi tuttun.Ve avuçlarının,değersizliğimi unutduğum tek sığnak olduğunu fark ettirdin bana.Kendime kavuştum seninle.Seninle tüm karanlıklara korkusuzca yürüyebilirdim artık...
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.