Ama şu an onun gözlerine bakarken hissettim. Yaşadığımı, ölümü, kalbimi hissettim. Gözlerinden büyük bir sevgi parçası kopup yüreğime çarptı. Canı yanıyordu. Soruma bilmeden yanıt veriyordu. Ölürsem üzülür gibiydi... Çaresiz bir ışık vardı keskin kahvelerde. "Yapma bana bunu! Yapma bana bunu! Ne olur!" dediğini duydum. "Sana can borcumu..." diyebildim zorla. "Ödedim..." Başımı göğsüne yasladım. Kokusuna saklandım. Ahu oldum. Küçücük kaldım. "Ölürsen ölürüm Ahu..." diyen sesini duydum. Yine çaresiz gibiydi. "Yalvarırım bana bunu yapma." Hızla ilerlerken saçlarıma derin bir öpücük bıraktı. "Canın canım... Canın canım... Yalvarırım sen de bana bunu yapma!" Gerisini seçemedim. Kollarında huzur ve güven vardı. Karanlık alandan çıktığımızı fark ettim. Dışarısı savaş alanı gibiydi. Siyah bir araba patlamış, yanıyordu. Ateş gecenin içinde parlıyor, etrafı saran cesetleri belli belirsiz aydınlatıyordu. Birkaç dakika önce dışarıdan gelen seslerin kaynağı o olmalıydı. Saklandığım bu gövde. Her yanı kana bulasam dahi bu savaştan canlı çıkaracağım tek kişi sensin demişti. Her yeri kana bulamıştı. Ama ben canlı hissetmiyordum. Koşarak ilerliyor gibiydi ama kolları öyle sıkı dolanmıştı ki; sarsılmıyordum. "Timur..." diye mırıldandım. Alnıma derin bir öpücük bırakarak varlığını belli etti. -Bülbül Kapanı
Şirince’de bir teyze, her kedinin ayrıayrı adı var
“Delik deşik duvarın önünde yaşlı, çok yaşlı bir kadın oturuyor. Unutulmuş bir yüzyıla ait sanki. Bir deri bir kemik, ayağında el örgüsü çoraplar, gözlerinin oyuklarında dev gölgeler…” Son gittiğimde göremedim, aradım, sordum, bulamadım kendisini. “Toprağın çağrısından kurtulmam mümkün değil. Her nesnenin bir gölgesi, her sesin binlerce
Reklam
"Sineem zateş-i dil der gam-ı canane bisuht Ateşi bud derin hane ki kaşane bisuht." [ gönlüm sevgilinin derdiyle gönül ateşine yandı. Bu gönül yurdunda öyle bir ateş vardı ki, göğüs kâşanesini yaktı, yandırdı.]
Hafız-ı Şirazi
Hafız-ı Şirazi
Tertemiz Olsam
Günah kuyu derin dibi. Akıbet kor ateş tipi. Kabe mermerleri gibi, Yıkansam tertemiz olsam. 13.06.2024
Mutlu Kılıç
Mutlu Kılıç
instagram.com/reel/C8J5sWasp8...
Ne Çekiniyorsun? "Ben Osmanlıyım" Demekten!
Çekinme! Senin ataların; ataların en şereflisi, en adaletlisi ve en medeniyetlisidir... "Osmanlı gibisi yok" derken taraflı gibi gözükebilirsin olsun hiç sorun değil... Ne mutlu! Tarafsızın taraflı gibi gözükmesi... Çünkü her millete nasip olmaz bu. Allah bu şerefi Türk’e nasip etmiştir... Her millet övünemez böyle geçmişiyle çünkü
Olena… Ne kadar olmuyor desem de inanma bana Başka biri oluyorum seni düşününce İkimizden başka kimse kalmıyor sanki şu dünyada İşte öyle muhtaç, öyle mecburum sana Ama sen güzelsin Olena, fakat güzel nedir bilmezsin Güzeli görenlerin kana bulanan ellerini anlatabilseydim keşke sana Bir Sultan edasıyla kölem diye hapsederken zindanlara sevdasını Nereden bilecekti saraylarda kölesinin esiri olacağını Ah Olena! Ben az diyeyim ne olur sen çok anla Ne ben Yusuf’um ne sen Züleyha Hem sen karanlıklarda göremezsin Sakın düşme Olena kuyular çok derin Her gece kuyuların yalnızlığını taşıyorum içimde Ne başımı kaldırıyorum ne uzanan bir el arıyorum ellerime Ama biliyorum Olena bir anda açılmıyor artık Nusretin kapıları Sakın unutma hatırla ama rahmetin bize yavaş yavaş yağacağını Ve hissediyorum yağan rahmet bize bir ateş getirecek Saracak her yanımızı öyle serin öyle ılık değecek ki tenlerimize O zaman anlayacaksın ciğeri yanıkların yanmayacağını Ah Olena görüyor musun nelere şahit oldun mısralarımda Ha bu gün ha yarın alıp başımı gidersem buralardan Beni böyle hatırla…
Fatih Buhara Benzek
Fatih Buhara Benzek
Reklam
814 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.