Boşluk gibi değilde
Nasıl desem
Kalabalıkta konuşulanları Bi süre duymamak
Cevap vermek için bir neden bulamamak
Bütün diyalogları ezberlenmiş bir hayatı izlemek
Gözünün dalgınlığındaki geçici huzur
Suya düşmüş kuru yaprağın yerçekimsizliği
Açık pencerenin altından salınan perdeye sadece gökyüzüne bakmak saatlerce.
Uykuya geçerken boşluğa
Sevdiklerimiz veya sevmediklerimiz ihtiyaçlarımızla, eksiğimizle, yaramızla veya çıkarımızla ilgilidir. O varlıktan bağımsızdır sevgimiz. Biz değişince, sevdiğimiz nesne de kişi de alışkanlığımız da değişecektir. Bunu farketmekte büyümektir. Farkettiğimiz her şeyin bizi mutlu etmesi imkansızdır.
Farkettiklerimizin bizi mutlu etmesini umuyorum yine de...S.U.
Artık çaylar karton bardakta.
Duygular bir milyoncu Çin pazarında naylon kokuyor.
Gerçi artık bir milyon hayal
Çin malı almakta zor artık.
Bizim gibi çocukken düğünlerde oy farfara çalarken orkestra, kuru pasta Elvan gazoz peşinde koşan bir nesil.
Pazarda file kesekağıdı gören nesil.
Misafirlikte ev sahibinin kahveyi yanında değirmende çekip sunduğu nesil.
Her yere dolmuş otobüsle ulaşan nesil....
Cam bardakta çay içmek ister. Duyguları da kağıt gibi katlanamaz cam gibi kırılır çünkü.
Çok şey mi istiyoruz.
Yoksa hala eskide yaşamakla kendimize eziyet mi ediyoruz. Atalım mı içimizden Seksenleri ayol😬
Sayfa 156
"İncil'de Matthew'nun 6. bölümünün 22. ve 23. kısmında bir şey yazıyor. 'Gözünüz bedeninizin lambasıdır. Bu yüzden, bakışınız berraksa, tüm bedeniniz de ışıkla dolu olacaktır.' Şimdi, bu 22 idi. Bir de 23 var : ' Bakışınız bulanıksa, tüm bedeniniz de karanlıkla dolu olacaktır. Ama eğer içinizdeki ışık zaten karanlığın kendisi ise, o zaman o karanlık ne yüce bir karanlıktır! '
" Söylesene Yasef, sen ne zamandan beri böyle meczupsun?"
Sayfa 113
Uzun bir yolculuktan sonra eve dönmek gibisin.
"Eve geri dönmek" gibisin...
Düştükten sonra tekrar kalkmak gibisin.
Kitabın kapağını ilk kez açmak gibisin.
Uykuya dalmak, bir anda dalıvermek gibisin.
Sonsuza kadar yerleşmek gibisin.
İçimden hiç dışarı çıkmamak gibisin.
Kulağımdan çıkmayan sesler sözler gibisin.
Dümdüz bir yola alabildiğine koşmak gibisin.
Yere boylu boyunca uzanmak gibisin.
Düşünmeden mırıldanmak gibisin.
Her mevsim tekrar dönmek gibisin. Her sabah yeniden kalkmak gibisin. Yaşlanmadan ölmek gibisin. Gitmeden varmak gibisin. Hiç aramadan bulmak gibisin. İçime doğmuş orda kalmış gibisin.
Koşmak koşmak hiç durmamak gibisin. Dönmek dönmek hiç bulmamak gibisin. İçmek ama hiç kanmamak gibisin.
Sahile varıp gemileri yakmak gibisin. Susmak ama hep anlatmak gibisin.
Sebepsiz gözyaşı dökmek gibisin.
İçim dışım dışım içim gibisin.
Ölmek ölmek hep hep öldürmek gibisin.
#nihankaya
#buğu