Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili
Bir başkasına tutulmuş, o da dertli;
Derdimin dermanı kendi derdinde:
Hekim hasta olunca kime gitmeli?
Her fenalık etmeye çok mübtela hılkatlerin
Tineti murdar olunca derdinin dermanı yok.
Sayfa 11 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Bir dağ idi aşılması gereken
Oysa insan O dağı aşamıyor iken
Bir derde derman arayan
Dermanını arayacak hal bulamayan
Söyle bana ey insan
İnsan neylesin ne halde neyleriken
Oysa gökte aradığın
Senin her yanında her yanın
Umut ışığın secden iken
De bana
Senin neyi nerede arayan
Dermanı bulamayan yanın
𝓐𝓱𝓶𝓮𝓽 𝓚𝓸𝓷𝓰𝓾̈𝓵
DOKTOR ÖLMEDEN HEPSİNİ OKUYABİLECEK MİYİM ?!
🤭 Beş katlı apartmana KAÇAK ALTINCI KATI ÇIKMAYA GELDİM 
Gülüzar Şekerci 😆🤣 
Aslıhan
😜bizim derdimizin dermanı yok kitap almak bir hastalıktır🥸
🫡🌸❤️🔥 yeni bebeklerimle günün tüm yorgunluğu itina ile atılır 🫠😏🤓
Beş Katlı Apartmanın Altıncı Katı / Ak Liman / Tahmine’nin Son Sırrı
Deliliğin Tarihi
Tüfek, Mikrop ve Çelik
Güneşin İki Yüzü
https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu
Kâinattaki tüm olaylara bu açıdan bakılırsa insanda ne acı kalır ne de tasa... O zaman anlar ki insan, derdinin dermanı ne anasında ne de haram sevdasında. Derdinin dermanı kulu için huzuru da, üzüntüyü de an ve an yaratabilen latif bir Zât'ta, yani Allah'tan...
Başlarım Senin AŞKına
Esması latif olan yaratıcı, güneş gibi her yeri ihata edebildiğinden, kuluna şah damarından daha yakın oluyor. Ve kul, esması latif olup kendisine şah damarından daha yakın Rabbi dururken, derdinin dermanını haram omuzlarda, dünyalık mekanlarda arıyorsa o zaman da o kula yazık oluyor. "Yaratan hiç bilmez mi?" ayeti kerimesini inceleyip bir sonuç çıkaracak olursak, demekki insana huzuru da, üzüntüyü de, derdi de, dermanı da Allah verir.
"Ne kadar derin olursa olsun yara ,ne kadar uzak olursa olsun deva. gördüklerin bir işe yaramıyorsa eğer , dermanı göremediğinde ara ."
Cânıma cânânı, kimden umayım. Derdime dermânı, kimden umayım. Lutf ile ihsânı, kimden umayım.
Sen yarattın yine Sen yardım eyle.
Hz. Aziz Mahmud Hüdayî (K.S).
Her derde bir derman halketmiştir.
Ey derdine derman arayan hasta! Hastalık iki kısımdır. Bir kısmı hakikî, bir kısmı vehmîdir. Hakikî kısmı ise Şâfî-i Hakîm-i Zülcelal, küre-i arz olan eczahane-i kübrasında, her derde bir deva istif etmiş. O devalar ise, dertleri isterler. Her derde bir derman halketmiştir. Tedavi için ilâçları almak, istimal etmek meşrudur. Fakat tesiri ve şifayı, Cenab-ı Hak'tan bilmek gerektir. Dermanı o verdiği gibi, şifayı da o veriyor.
Sayfa 347
