Bölgede tarım toplumunu gerçekleştiren Aryen (‘ar’, Sümerce ‘saban’) topluluklarla göçebe Semitik topluluklar iç içe ve karşı karşıyadır. Aralarında yoğun ticari ilişkiler gelişmektedir. Aryenler daha çok bölgenin kuzey, doğu
ve batısını teşkil ederken, Semitikler güneyinde dolaşmaktadırlar. Urfa şehri tam ortalarında
kurulmuştur. Bu niteliğini şimdi de korumaktadır. O halde Urfa şehir ve yöre olarak, M.Ö
2000’lerde tarım, ticaret, zanaat ve hayvancılık
açısından ideal bir konuma ulaşmış bulunmaktadır. Aşağı Mezopotamya’dan sonra ikinci en
büyük metropol durumuna gelmiştir. Son derece canlı, değişime açık, köy, şehir ve göçebe
toplumunu iç içe barındıran, temel iki halk
grubunun, Aryenlerin ve Semitiklerin birlikte
yaşadıkları bir coğrafya, bir yeni ülke konumundadır. Bu özellikler çok önemlidir ve kendi özgür kültürünü yaratmak durumundadır.
Bunda çok gecikmeyecektir. Daha çok Sümer
koloni yönetimine karşı savunma temelinde
gelişecek bu kültür direnişçi, yerel ve farklı etnik özellikler taşıyacaktır. Nitekim Hz. İbrahim geleneği, yani kültürü, bu özellikleri çarpıcı bir biçimde yansıtmaktadır.