Oyuncunun, hareketlerini denetim altına alarak onlara sözcükler ve ses katması, bence, güzel söylenen bir şarkıya uyumla eşlik etmektir diyebilirim. Sahneye çıkan adamın sesi, 'çello'ya ya da 'obua' ya benzer. Bu nitelikteki sese karşılık veren yüce ruhlu bir kadın sesi, bana bir keman ya da flütü düşündürür. Bir drama aktrisinin göğüsten gelen sesi, bir violanın girişini anımsatır. Soylu bir babanın kalın sesi bir fagot sesidir; kötü adamın sesi, içine salya birikmiş bir trombonun lıkırdamalı, guruldamalı, fokurdamalı sesidir.
...
"Evreni nasıl atomlar oluşturmaktaysa; tek tek sesler de sözcükleri, sözcükler düşünceleri, düşünceler sahneleri, sahneler perdeleri, hepsi birlikte insan ruhunun trajik yaşamını - sözgelimi Hamlet'i, Othello'yu, Hedda Gabler'i, Mme. Ranevskaya'yı kucaklayan büyük bir piyesin içeriğini oluşturmaktadır. Nice nice seslerden örülü kocaman bir senfoni!"