İçinde bir şey küle dönüyor ve çürüyordu, bir şeyler ölmeye başlamıştı. Yaşadığı her şey, sevdiği her şey bu yavaş yavaş sönen alevde eriyip gidiyor, yanıp küle dönerek kararıyor, sonra da kömürleşip dağılarak vıcık vıcık bir umursamazlık çamurunun içine düşüyordu.