Ev, battaniye, yün çorap…
Ayaklarım soğuk,
sanki çıplak.
Belimde fıtık acısı,
boynumda kara gün ağrısı.
Hava karlı, diller bitap.
Gece zifir, gün zehir,
Siz açın büyük çukurlarınızı!
Kum, çakıl, su,
sonsuz hayal,
bir o kadar da dua karıştırın harca.
Uzatın beton kollarını zebellanın
yukarı, yukarı
ve daha yukarı.
İçinde
Bir avuç insan gerek bize;
yalanı kârdan,
yılanı yardan bilmemiş.
Aşına tuz diye
ballı riyalar ekmemiş,
alnına kara
karnına haram düşmemiş
bir avuç insan…
Çözülmemişti henüz gece.
Sabaha üç beş vakit önce,
dururken koca gök yerli yerinde
derin bir nefes alır gibi
kabardı göğsü toprağın.
Uğultu,
çatırtı,
çığlık, çığlık, çığlık…