Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Derin düşüncelerin filozoflarınkinden ziyade şairlerin yazdıkları içinde bulunması şaşırtıcı gelebilir. Bunun sebebi şairlerin vecd yoluyla ve imgelem gücüyle yazıyor oluşlarıdır; içimizde bilginin tohumları vardır, çakmaktaşında [kıvılcımın] olduğu gibi, filozoflar onları akıl yoluyla çıkarır, oysaki şairler imgelem yoluyla onları fışkırır ve dahası ışıldatır. Descartes
Hayatınızda en az bir kere, mümkünse her şeyden şüphe duymanız gerekir. (Rene Descartes)
Reklam
Üstelik sonsuzluğu kavrayamasam da, Tanrı kavramında anlayamayacağım, hatta düşünerek erişemeyeceğim şeylerin sonsuzluğu bulunsa da bu ide gerçek olmayı sürdürür, çünkü bu ide doğası nedeniyle, sonlu ve kısıtlı olan doğam tarafından anlaşılamaz.
88 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Arthur schopenhauer, Hegel, Descartes, Kant , ve Platon gibi isimlerden etkilenmiş, bakış açısıyla düşünce tarihine yön vermiş bir filozof aynı zamanda Nietzsche nin akıl hocasıdır. Onu diğerlerinden farklı kılan yegane özelliği aslında mutluluğun varolmadığını ve arzuladığımız her şeyin kavuştuğumuzda yerini mutluluğa değil hayal kırıklığına bırakıp yeni isteklere yön vereceğini savunduğundan insanın bu dünyadaki varlığını anlamlı kılabilmesi ve mutsuzluğunu azaltabilmesi için feragat etmeyi ve erdemi yaşamın ve felsefenin merkezine koymasıdır.
Schopenhauer - Mutlu Bir Hayat Olanaksızdır - İnsanın Başarabileceği En İyi Şey Kahramanca Bir Hayat
Schopenhauer - Mutlu Bir Hayat Olanaksızdır - İnsanın Başarabileceği En İyi Şey Kahramanca Bir Hayat
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma Sanatı
Karamsarlığı ile bilinmesine rağmen savunduğu görüşleri, altında yatan derin anlamları gün yüzüne çıkarıldığında sıradan insanın karanlık yaşamını aydınlatarak zincilerinden kurtarıp üst insana dönüşümünü destekler. Schopenhauer felsefesi ile bir kez karşılaşınca onun derin düşünceleri bir şekilde değerlerimize, düşünce dünyamıza, bizi bugüne getiren inançlarımıza işleyerek geri dönülmez bir değişim yaratıyor.
“Karmaşık ve fazla şeylerin güzel olduğunu düşünmek insanların ortak yanılgısıdır…” -Descartes
Zira kendimi o kadar çok şüpheyle ve yanılgıyla kuşatılmış buluyordum ki kendimi yetiştirme çabamdan, giderek cehaletimi daha bir keşfetmem dışında fayda sağlamıyorum gibi geliyordu.
Reklam
Böylece, buradaki amacım her bir kimsenin aklını iyi sevk etmesi için izlemesi gereken metodu öğretmek değil, sadece aklımı hangi surette sevk etmeye çalıştığımı göstermektir.
Filozof gözüyle baktığımda bana beyhude ve faydasız görünmeyen hemen hemen hiçbir şey yoktur.
Kanaatlerimizin farklılığı, bazılarının diğerlerinden daha akıllı olmasından değil, sadece düşüncelerimizi değişik yollardan sevk etmemizden ve aynı şeyleri göz önünde bulundurmamaktan ileri gelir. Zira iyi bir zekâya sahip olmak yetmez, asıl olan onu iyi kullanmaktır. En büyük zekâlar, en büyük faziletler/erdemler kadar en büyük hatalara da meyillidir; ve yalnızca çok yavaş yürüyenler, eğer her zaman doğru yolu izlerse, koşanlardan ve doğru yoldan uzaklaşanlardan daha fazla ilerleyebilir.
Kant
Zira bir şeyi bilmek demek, bizde mevcut olan temsillere anlaşılır form vermek demektir. Oysa Tanrı hakkında bunu söylemek mümkün değildir. Ancak o, Tanrı'yı bilemeyeceğimizi söylerken, ontolojik bakımdan bir başka gerçeği de ifade etmektedir. İman ile bilgiyi tamamen birbirinden ayırmak, fenomen ve numen dünyasını da bütünüyle ayırmak anlamına gelmektedir. Bu ayrım da, zımnen Descartes'ın ruh-beden ayrımına ya da Platon'un idealar ve fenomen- ler dünyası ayrımına geri göndermektedir. Her ne kadar Kant, Descartes'ın ontolojik kanıtını önemli bir yerden yakalayıp eleştirse de, kendisinin iman ve bilgi dünyasını kesinkes birbirinden ayırması, ontolojik bakımdan bir kırılmayı ihtiva etmektedir.
Reklam
"Ben kimim? Biricik; ama evrensel ve tarihsel-olmayan bir özne olarak ben kimim? Ben, Descartes'a göre herhangi bir anda ve herhangi bir yerdeki herkes demektir."
Yolun büyüğü, küçüğü yoktur. Bizim yürüyüşümüz ve adımlarımız vardır. Fatih yirmi bir yaşında İstanbul'u fethetmiş. Descartes da yirmi dört yaşında felsefesini yapar. İstanbul bir kere fethedilir. Usul Üzerine Konuşma da bir kere yazılır. Fakat dünyada milyonlarca yirmi bir, yirmi dört yaşında insan vardır. Fatih ya da Descartes değillerdir diye, ölsünler mi ? Kesif yaşasınlar yeter. Yani büyük yollar dediğiniz şeyin büyüklüğü bizim içimizdedir.
Bir bilim olarak psikanaliz "bilinçlilik sorunu" iddiasının en baştaki halinin ayraç içine veya askıya alınmasına dayanır. İkincisi psikanaliz sorun olmaktan çıkarılmıştır ve Lacan'ın görüşüne göre bu, Freud'un bu konudaki çabayı görmezden gelen ve yeni bir konuma yerleştiren basılmamış 1895 tarihli Entwurf adlı yapıtında halihazırda araştırdığı bir durumdu. Bu Lacan'ın Descartes ile bir tartışma biçiminde sürdürdüğü seminerleri boyunca ele aldığı bir harekettir (ve bu örtük veya belirtik bir biçimde daha az önemli olan Husserl'in fenomenolojisi üzerine izleyicileriyle yaptığı bir tartışmada da içerilir).
Sayfa 673 - Lacan ve Diyalektik: Bir Fragman, Fredric JamesonKitabı okuyor
Gerçeği arayanın yaşamında bir kez tüm nesnelerden gücü yettiği ölçüde kuşku duyması gerekir.
İçine zehir katılmış bir etteki hoş lezzet, beni bu zehri alıp yanılgıya düşmeye sevk edebilir. Buna karşın şurası bir gerçektir ki böyle bir durumda tabiat mazur görülebilir zira beni kendisine yabancı zehre değil, yalnızca içinde muazzam bir lezzet barındıran eti arzulamaya sevk ediyor. Böylece buradan, tabiatımın her şeyi büsbütün ve evrensel şekilde bilmediğinden başka bir sonuç çıkmıyor. Elbette buna şaşırmak yersiz zira insan fani bir mahiyet olarak sadece kısıtlı bir mükemmelliğin bilgisine sahip olabilir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.