Kadın kişiliğine, bir güzellik ve yiğitlik dikkat çeker İslam öncesi Türk destanlarında. Kadının baş üstünde tutulduğu, çok değerli olduğu vurgulanır. Özgürlüğüne değinilir.
“Elbette güzel, çok güzel Türkçe şiirlerimiz var. Elyazmasıdır, Uygur ağzında basılı olanları da var. Bizim hurmalıktaki evde, kitap odasında göreceksin. Hafızlık sınavımdan sonra seni oraya kapatacağım, bıkıncaya kadar okuyacakın. Destanlarımız da var elbette, orada da haklısın. Türk çocuğu Türk dilinde okumalı, Türk destanlarım öğrenmelidir. Destanlar ruhun temel taşı, gönülün sütüdür ay oğul, bilmez miyim sanırsın? Lâkin bizim destanlarımız şimdiki zamanda kopuzcuların ağzında, destancı gezgin ozanların dilinde söylenir durur; yazılışı yoktur ki sana okutayım. Yoksa Oğuz Kağanımızı bilmen için gece uykularımı veririm. Kültiğin Beğ’i, Bilge Kağan’ı, Satuk Buğra Han’ı.. sen, zâten bunların yaşayan ruhusun; ayrıca adı güzel kendi yüce Muhammed’in ışığından ışımışsın. Tanrı izin verir yardım eder elbette, günü gelir sen yazarsın, senden sonrakiler yokluğunu çekmezler artık.”
İbret olsun diyorsanız iman fukaralarına
Destanlarımız kalsın diyorsanız yarına
Ceza gününün doğru şahitleri olmak istiyorsanız
Üçten dokuza boşayacaksınız darul fenayı
Ve yükseleceksiniz ebediyete
Zorların en kolayı
Darağacından seyretmelisiniz dünyayı.
.....................................................
Anlayamadığım bir inanç gelişimi var bizim toplumumuzda; bir şey Türkiye sınırları dışında yapılıyorsa güvenilir, bizim topraklarımızda yapılıyorsa bir kuşkun olsun. Bu yüzden mi bir şeyler yaratmaya, markalaşmaya karşı korkularımız var. Bizim bu tarz masallarımız olmayabilir çünkü tarihimizde krallar, prensesler, prensler yoktu. Bizim hikâyelerimiz, destanlarımız var. Genelde destanlarımızı, hikâyelerimizi okullarda ders olarak sıkıcı hale getirip veriyoruz. Toprağımızda dünyaya gelen insanların mantığına kendi tarihimizi, duygusuna ise yabancı tarihi sokuyoruz. Unutuyoruz ki insan güzelin peşinde, güzel de duyguda gizli. Bunun farkına varanlar satıp satıp duruyor dışı güzel içi boş projeleri. Sadece çocuklar değil biz yetişkinler de bunların esiri olmuş durumdayız. Dünyadaki en çok izlenen filmler içinde büyücü, krallıklar, mistik güçler barındıran filmler. Acaba destanları-mızdaki kahramanlık öyküleri ilgi çekmiyor mu?
Herkes korkar ihtiyar... Sadece aptallar korkusuz olur! Ama yine de korku bir yana bırakılmalı! İnsanın yiğitliğinin ölçüsü budur! Destanlarımız böyle yazılır!...