Toplumumuzda, olup bitenleri en iyi bilenler, aynı zamanda dünyayı olduğu gibi görmekten en uzak olanlardır. Genellikle kavrayış ne denli fazlaysa, yanılma da o ölçüde fazladir. Zekâ ne denli fazlaysa, akıl o ölçüde azdır. Bunun açık bir örneği, bir insan toplumsal skalada yükseldikçe savaş isterisinin de şiddetlenmesidir. Savaş karşısında nerdeyse en akılcı tutumu gösterenler, durmadan el deiştiren bölgelerin bağımlı halklarıdır. Savaş, onların gözünde, tepelerindeki dev bir gelgit dalgası gibi sürekli gidip gelen bir tehlikeden başka bir şey değildir. Hangi tarafın kazanacağı konusunda tam bir kayıtsızlık içindedirler. Efendilerinin değişmesinin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğinin, yeni efendilerinin de onlara eski efendileri gibi davranacağının, eski efendileri için ne kadar çalışıyorlarsa yeni efendileri için de o kadar çalışacaklarının ayırdındadirlar. "Proleterler" dediğimiz, azıcık daha iyi koşullarda ki işçiler ancak zaman zaman savaşın bilincine varırlar. Gerektiğinde kışkırtılarak korku ve nefret taşkınlıklarına yöneltilebilirler, ama kendi başlarına kaldıklarında da savaşin olduğunu uzun süre unutabilirler.
Sayfa 232Kitabı okudu
Dev balık kayığı, uçmaya başlamıştı artık, hiçbir güç durduramazdı onu, açık denizlerin, kahramanına ne zeka fayda ederdi, ne misiniz, ne ip.
Reklam
Zeka ve bilgelik sahibi kral hakkında birçok halk yaptıkları için şükrederken bir kısmı da yaptıklarını eleştiriyormuş. Durumu kendisine ileten vezire şöyle söylemiş: "- Şehirlerimin dev kapılarını kapattırabilirim fakat yapamayacağım bir şey var. Tebaamın ağzını kapatamam. Asıl önemli olan bazı insanların benim hakkımda kötü şeyler söylemeleri değil, benim iyi şeyler yapmamdır."
…özellikle yaşamın evrimi veya zekâ üzerine bir konuşmamdan sonra gelen, "Tanrı'ya inanıyor musunuz?" sorusudur. "Tanrı" kelimesi birçok kişi için farklı anlamlar içerdiğinden, sıklıkla soruyu sorana "Tanrı" ile neyi kastettiğini sorarım. Tuhaftır ki, bu genellikle beklenmedik ya da şaşırtıcı bir tepki olarak görülür: "Biliyorsunuz canım Tanrı işte, Herkes Tanrının kim olduğunu bilir." Veya "Evrende her yerde var olan ve bizden daha kudretli bir çeşit güç." Böyle birkaç tane güç var, doğru. Bunlardan birisi yerçekimi gücü ama Tanrıyla pek de özdeşleştirilmez. Üstelik herkes "Tanrı" kelimesinin ne anlam ifade ettiğini bilmez. Oldukça geniş anlamlar içeren bir kavramdır bu. Bazılarına göre Tanrı, göklerde bir yerde ki tahtına kurulmuş harıl harıl her düşen serçenin çetelesini tutan, uzun beyaz sakallı, beyaz tenli, dev cüsseli bir kişidir. Diğerleri ise -mesela Baruch Spinoza ve Albert Einstein- Tanrının esasen, evreni tanımlayan yasaların tamamının bir toplamı olduğunu düşünmüştür. Bildiğim kadarıyla, gizli bir göksel konumdan insanlığın kaderini tayin eden mukaddes varlıklar olduğuna dair kesinliği tartışılmaz kanıtlar yok; ama fiziksel yasaların varlığını inkâr etmek herhalde çılgınlık olurdu. Tanrıya inanıp inanmadığımız büyük ölçü de Tanrı derken neyi kastettiğimize bağlıdır.
OLİGARŞİK KOLEKTİVİZMİN TEORİ VE PRATİĞİ, Emmanuel Goldstein Birinci Bölüm Cehalet Güçtür. Bilinen tarih boyunca, olasılıkla Neolitik Çağ'ın sona ermesinden bu yana, dünyada üç tür insan olagelmiştir: Yüksek, Orta ve Aşağı. Bunlar kendi içlerinde de pek çok alt bölüme ayrılmışlar, sayısız ad taşımışlar, sayıları ve birbirlerine karşı
Can
Sosyal Medya İstatistikleri
Sosyal medyadaki eylemlerimizin hakkımızda saçtığı verinin önemi, 2016'da Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden çıkışı ve ABD'deki başkan seçimi oylamalarının seçmenler hakkında bu şekilde edinilmiş bilgiye dayalı kampanyalar yürüten taraflarca sürpriz şekilde kazanılmasıyla gündeme geldi. İnsanları yeni deneyimlere açıklık, mükemmeliyetçilik, dışadönüklük, işbirliğine açıklık ve kolay üzülme boyutlarında konumlayarak kişiliklerine göre sınıflandırmak için kullanılan bir testi Facebook'ta insanların gönüllü şekilde doldurdukları anketlerin içine gömen psikologlar, ilk kez elde edebildikleri bu dev hacimli veriyi aynı deneklerin profillerindeki diğer açık bilgiler ve "beğeni" etiketi koydukları paylaşımlarla bağlantılandırmayı başarmıştı. Bu eşleştirme sayesinde diğer Facebook kullanıcılarının sadece neleri beğendiğini girdi olarak alıp çıktı olarak bu kişilerin birçok özelliğini tahmin edebilen bir sistem geliştirilmişti. Bir kullanıcının ırkını %95, cinsel yönelimini %88, siyasi parti tercihini de %85 doğrulukla tahmin edebilmeniz için onun sadece 68 beğenisine bakmak yeterli oluyordu. Aynı yöntem mercek altındaki kişilerin zeka seviyelerini, dinlerini, alkol ve sigara kullanıp kullanmadıklarını, ebeveynlerinin boşanmış olup olmadığını da saptayabiliyor; dahası, bu kişilerin ileride karşılaşacakları bir seçimde ne karar vereceklerini sadece 10 beğeni ile iş arkadaşlarından, 70 beğeni ile arkadaşlarından, 150 beğeni ile ebeveynlerinden, 300 beğeni ile de hayat arkadaşlarından daha yüksek doğrulukla tahmin edebiliyordu.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
106 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.