Açık ara okuduğum en muhteşem klasiklerin arasına girdi Sefiller. Her ne kadar okumam aylarımı alsa da tek kelimeyle nefes kesici bir eserdi. Her karakterle öyle bir bütünleştirdim ki kendimi iki ciltlik bu dev eserin bittiğine üzüldüm.
Notre Dame'ın Kamburu'nu da daha önce okuduğum için yazarın kalemine aşinaydım lakin Sefiller tamamiyle başka bir boyutta.
Fransa'nın 1800'lü yıllarının Parisi. Her döneme değinmiş her olayı açık ve net anlatmış Hugo. Büyük komutan Napoleon ve onun tarihlere altın kalemle yazılmış talihsiz bir yenilgi yaşadığı Waterloo öyle güzel tasvir edilmiş ki orada olup da izledim desem yeridir. Bunun gibi bir çok bölüm var nefesim kesilerek okuduğum. Parisin lağımları adlı kitap o dönemde bu zeka dememe sebep oldu mesela. Ya da Marius ve Jean Veljan'ın da katıldığı o sokak barikatları, o devrim, o isyan, o başkaldırı muhteşemdi. Javert'in hem kanunlara hem devlet adamlığına ters düşüp yaşadığı içsel çatışma enfes anlatılmış. Karakterlerin her birinin yaşadığı zorluklar, aşağılanmalar, sefalet, sokaklar, savrulan hayatlar, çatışmalar ahh muhteşem bir bilgi birikiminin göstergesi ve Fransız halkının tam olarak göstergesi.
Jean Veljan'ın yaşadığı tüm zorlukların, Cosette ile Marius'un aşkının, halkın yaşadığı sefaletin içerisine Parisin dönemin sorunlarını öyle derin iç içe geçirmiş ki hayran kalmamak elde değil. Neresini anlatsam orası eksik kalacak ben müthiş zevk alarak okudum. Her yönüyle doyurucu bir deneyim oldu. Sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın kesinlikle tüm okurlar tavsiyemdir.