Aşk sadece türün hayatta kalması , soyunu devam ettirme ihtiyacıdır .
Hemen alışılmaz ama çabayla alışılır
Gün boyunca, çoğu belki aynı olsa bile 50-60 bin düşünce geçiyormuş aklımızdan. Peki bunların kaçı olumlu düşünce? Hangi düşüncemizde kendimizle olan güzel bir iletişimimiz var? Hangi düşüncelerimiz kendimizi veya hayatı gerçekten sevmekten oluşuyor? Hangi düşüncemizde gülümsedik veya içimiz ferahladı?.. Aklımızdan geçirdiğimiz düşünceler bizim
Reklam
Niçin yaşamalı, niçin? Bu küçük, cılız hayatı devam ettirme çabası niye? Korkak, umutsuz, kaygılı, diyardan diyara sürüklensin; yarım asır boyunca bin yıllık laneti çökük omzunda taşısın diye mi? Jean Paul Sartre/Yıkılış
Lakırdı
Türkiye'de, mutfağa girip yemek hazırlayan ortalama insan, (ortalama insan sorunlu bir genelleme ölçüsüyse de) yılgın bir ev hanımı, yılgın bir çalışan kadın veya bundan mutluluk duyan nev-i şahsına münhasır insan teki, benim gibi. Fakat bunu çocuklar ve yetişkinler için her gün tekrar etme zorunluluğuna boyun eğmiş kadıncağızların nüfusu
Zevkin acıya evrilmesi.
Zevki acıya çeviren onu yineleme ve devam ettirme çabasıdır. Bunu kendinizde gözlemleyin. Zevkin yinelenmesi isteğinin kendisi acıya neden olur, çünkü artık dünkü gibi değildir. Yalnız estetik anlayışınızın yaşadığı keyfin aynısını değil, zihninizin o anda sahip olduğu özelliklerin de aynısını elde etmeye çalışırsınız ve bunlar sizden esirgenince incinir ve yakal kırıklığına uğrarsınız. Bilinended Kurtulmak, sf. 46
Faruk ÜNAL

Faruk ÜNAL

@JoBack
·
20 Nisan 16:14
Zevk dört aşamadan oluşur: Algı,hissetme ,temas ve arzu. Diyelim güzel bir araba gördüm; ona bakmak içimde bir his, bir tepki oluşturur; sonra ona dokunurum ya da dokunduğumu hayal ederim, o zaman da ona sahip olma ve onunla hava atma arzusu kendini gösterir. Veya güzel bir bulut, göğe yükselen bir dağ, bahrada yeni açmış bir yaprak, güzellik ve ihtişam dolu bir vadi, muhteşem bir günbatımı ya da zeka ve hayat fışkıran güzel bir yüz görürüm, urangaçlık yüzünden güzelliğini kaybetmemiş bir yüz. Bütün bunlara büyük bir sevinçle bakarım ve ben onları incelerken ortada bir gözlemci yoktur, sadece saf bir güzellik vardır; tıpkı sevgi gibi. Bir an için bütün sorunlarım, endişelerim ve dertlerimle yok olurum; geriye sadece o olağanüstü şey kalır. Ona keyifle bakabilirim, bir saniye sonra da onu unturum ya da zihin devreye girer ve problem de başlar; zihnim gördüğü şeyi ve onun ne kadar güzel olduğunu düşünür; kendi kendime, "onu defalarca görmek istiyorum" derim. Düşünce karşılaştırmaya, yargılmaya ve, "Buna yarın yine sahip olmalıyım," demeye başlar. Bir an için haz vermiş olan bir deneyimin devamlılığı düşünce tarafından sağlanır.
Amerikalı bir hristiyan tarihçinin itirafları
Orta Doğu'lu Yahudiler, Müslümanları kurtarıcı gibi karşılamıştı. Her şeyden önce hürriyetleri daha fazlaydı, Kudüs'te istedikleri şekilde ibadet edebiliyor, İslâm idaresi altında, Asya'da, Mısır'da ve Ispanya'da büyük bir refaha kavuşabiliyorlardı. Halbuki Hıristiyan idaresi altındayken bu refahı akıllarından bile
307 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.