Hasib Efendi'nin Cumhuriyet Devri Anıları
Şimdi kendi kendime düşünüyorum: Tarihte bizim kadar kendi kültür değerlerine, güzel sanatlarına düşmanca duygularla yüklü diplomalı cahiller yetiştiren bir başka devlet var mıdır acaba, diyorum. Hasib Efendi'yi dinledikten sonra siz de kendi kendinize bu soruyu soracaksınız. Söz şimdi onundur artık: “...O, 1925'li, 1930'lu
Sayfa 224 - Hasib YılanlıoğluKitabı okudu
Cankuşum
Aynalardan sundum gönlümü sana Ruhum gözlerinin rengine tutsak Bir gece bir kuş gibi girsem rüyana Eder misin bana sevdanı yasak? Hayal, bir pencere, umut, bir ışık Dünyam bir karanlık kutu gibidir Sorma, kimin nesi bu deli aşık
Reklam
Manifesto
Ah Pina, cahiliye döneminde insanlar görünen putlara taparlarmış. Kendi elleriyle yaparlarmış bu putları, kendi sözleriyle de överlermiş en gözde dua cümleleriyle. Herkesin putu kendine şirin mi şirin, herkesin putu kendine özelmiş. Sonra yıllar geçmiş Pina; putlar devrilmiş, insanlar kendi elleriyle yaptıkları putları yıkmışlar birer birer.
Üç Devir Tek Dert: Para
Üç İstanbul
Üç İstanbul
Dergâh’ta yedi kitaplık hâliyle hazırlanan Safahat’ın 1. cildinde Üç İstanbul’un Şair Raif’ine atıfta bulunulunca bu kitap ilgimi çekti ve okuma listeme dahil ettim. Adından İstanbul’un üç farklı dönemine bakış açıları geliştirildiği fikrine kapılmak mümkün olsa da esasen züppe takımının üç devrine tanık oluyoruz. Dertleri vatan - millet değil, makam ve para olanları üç devri. İstibdat devrine ve II. Abdülhamit’e diş bileyen bu kirli ağızların hiç olmazsa hayatta bir gayeleri, yaptıkları temiz bir amelleri olsaydı. Ancak lağım ağızlardan dökülen necis sözler dizisi. Tabii bu üç devri bizler satır atalarında görüyoruz fakat kitaba hakim olan asıl konu: Uçkur ve fuhuş. Aşk-ı Memnu’da bile daha asil ilerliyordu mevzular fakat burada kimin, kiminle beraber olduğunu, gayrı meşru çocukları, metreslerle hanımların bir sofrada oturmasını, vb. gibi çirkin durumların sürekli akışını oluyoruz. Kitap Üç İstanbul’dan ziyade memleket sevgisinden , ahlâktan, adaletten, hâyâdan yoksun züppelerin hayatı ele alınıyor. Kitapta iç rahatlatan tek kısım ölümlerin hak edildiği gibi olması. Bütün bunların yanı sıra anlatılan kitle, her zaman vardı ve var olmaya devam edecek türden bir kitle. Hayatın içinden. Yine de bu tarzda tanıtılan bir kitapta okuyacağımı zannettiğim şey, vatan-millet sevdası olanların şahitliğinde üç İstanbul devriydi. Hayal kırıklığına uğradım, sırf meraktan sonuna kadar okudum.
Neden Yalnızlığı Seçiyoruz
Neden yalnızlığı seçiyoruz? Neden insanlardan çok hayvanlarla dostluk kurmaya başladık? İnsanlar ve hayvanlar söz konusu olduğunda, neden hayvan sevgimiz daha ağır basar oldu? Aslında cevap çok basit, hayvanları tercih ediyoruz çünkü konuşamıyorlar… Biz onlara derdimizi anlattığımızda bizi yargılamayacaklarını, sorgulamayacaklarını,
Ötekilerin Felsefe Tarihi: Eskil Çin Düşüncesi Üstüne
Eskil Çin felsefesi, Çin’in 21. yüzyıldaki yükselişine dek, felsefe tarihinde eskil Yunan merkezli felsefe tarihyazımlarına bir ek gibi görülüyordu ve sık sık bu felsefenin ‘Batı’nınki gibi çağdaş, ileri, gelişkin vb. olmadığı satıraralarından sezdiriliyordu. Her tür resmi tarihyazımının marazlarından felsefe tarihyazımı bile muaf değil. Batı,
Reklam
Can Kuşum
Aynalardan sundum gönlümü sana Ruhum gözlerinin rengine tutsak Bir gece kuş gibi girsem rüyana Eder misin bana sevdanı yasak Hayal bir pencere, umut bir ışık Dünyam bir karanlık kutu gibidir Sorma, kimin nesi bu deli âşık
Sayfa 73 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
46 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.