Ülkenin milliyetçi partisinin dahi NATO merkezli bir dış politika anlayışına sahip olduğu bir ortamda, Ankara'nın ağırlığını ve bağımsızlığını nasıl konuşabiliriz? Bu mümkün müdür?
Sayfa 238Kitabı okudu
Bir milletin dirilişi: 19 MAYIS 1919
"Ben Samsun’u ve Samsun Halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsun’luların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakarlık ; ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca
Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz. Yabancı bir devletin himaye ve kollayıcılığını kabul etmek, insanlık vasıflarından mahrumiyeti, acz ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Hakikaten bu derekeye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki Türk'ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır!
Dolayısıyla, ya istiklal ya ölüm!
1933 yılında çıkan ayaklanmalar neticesinde bağımsızlık ilan edilmiş ve Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurulmuştur.
Kurulan bu yeni devletin ilk işi Türkiye Cumhuriyeti ile temas
kurmak olmuş ve Atatürk’ün emriyle birçok aydın ve fikir adamı, asker bu ülkeye gönderilmiş ve Doğu Türkistan Atatürk tarafından yakından takip edilmiştir. Fakat Çin-Rusya anlaşması
ile birlikte yeniden işgal edilmiş ve 1937’de Doğu Türkistan’ın
bağımsızlığı sona ermiştir
Sayfa 96 - IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK
Kısa süreliğine de olsa Çin ile iyi ilişkiler kuran bağımsız Uygur Devleti, bağımsızlığını koruyamamış ve İkinci Göktürk Hakanlığının himayesine girmiştir. Fakat aynı yanlışların tekrarlanması ve Türk hakanlıkları arasında çıkan uyuşmazlıklar neticesinde Türk birliği dağılmıştır. 744 yılında tekrar bağımsızlığını ilan eden Uygurlar bu tarihten sonra en
parlak dönemlerini yaşamışlardır. Karlukları ve Tugeşleri yenerek kendine bağlayan Uygur Devletinin sınırlan Sir-Derya nehrine kadar genişlemiştir. Kuzeyde ise Kırgız, Oğuz ve Tatar boyları da Uygur Devletine tabi olmuş, güneyde Çin yıllık vergi vermeye mecbur olmuş, sayısız imtiyazlar vermek zorunda kalmıştır
Sayfa 95 - IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK
