Avrupalı tarihçiler dünya tarihini, geleneksel olarak, Ortadoğu’da başlayan ve Yunanistan ve Roma üzerinden Batı Avrupa’ya geçen bir tarih olarak görmüşlerdir. Oysa kuzey Çin’de ortaya çıkan bir uygarlık, Avrupa’dakilerin hepsini geçmiş, şu ya da bu şekilde 2000 yıldan fazla bir süre varlığını sürdürerek, insanlığın en önemli teknik
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ
Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem
mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış
ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
'Adalet dilenmekle ve başkalarına kendini acındırmakla ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz.'
Abdülhamit’in yedi düvelden bağımsız olduğunu sanırdı
Tanzimatın uyduculuk döneminde devletin siyasal bağımsızlığı yoktu, fakat hiç değilse “Düyun-i Umumiye imparatorluğu diye bir şey de yoktu. Şimdi, Abdülhamit zamanında bu da gerçekleşti. Batı’nın artık dış kaleye ihtiyacı yoktu. Kalenin içine girişi hazırlamış, kaleye girilmiş, ondan sonra devlete, «Siyasette bağımsızsın, ister Rusya’ya dön, ister Prusya’ya; biz içeride yerleştikten sonra, istediğin yere dön!» diyorlar; bizim halkımız da buna bakarak Abdülhamit’in yedi düvelden bağımsız olduğunu sanırdı.
Türk toplumuun aydınlan daha imparatorluk dağılmadan önce hem ulusal şuur, hem çağdaş uygarlık şuurunu kazanmış kimselerdi.Halkının bütünü, siyasi devlet birimini ulusal ve çağdaş anlamda olmasa da tabii bir olay olarak benimsemişlerdir. Mesela Hindistan ikiye bölünüp bundan Müslüman bir devlet çıkınca bu memleketin halkını bırakın, aydınları bile ulusal ve laik devlet kavramını kabullenememişlerdir. Bu devletin genel ve ulusal bir dili olmadığından resmi dil olarak kimsenin bilmediği Arapçayı almak isteyenler olmuş; buna bile karar veremediklerinden İngilizcesiz bu devlet işlemez, çeşitli bölgeleri arasındaki halk birbirini anlamaz olmuştur. İdeal hala Hazret-i Ömer devletidir. Şu bizim politikacılarımızın bir türlü anlayamadığı Atatürk devrimleri Asya ve Afrika'nın geri
kalmış uluslarının bugün bile varamadığı merhaleye Türkiye'nin şöyle böyle yarım yüzyıl önce varmış olduğunun bir ifadesidir. Bu devrimler sayesinde, modern Türkiye 'nin politik bağımsızlığı gerçekleştiği zaman, Türkiye'nin bugünkü geri kalmış birçok ulusun karşılaştığı çok ciddi meselelerle uğraşmak derdine düşmemek gibi tarihi bir talihliliği vardı.