Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah'a toprakları Allah katında geri verilene kadar, dünya üstünde yeniden devr-i saadet kurulana kadar kimse hiçbir şeyden emin olmamalıydı. Sonunda Allah'a tam bir teslimle iman etmek için herkesin diken üstünde olması şarttı. Biliyordu, dünyadan korkmayan Allah'tan da korkmazdı.
Senin İçin
Bunlar!.. Zalâm-ı leyle-i hicrin bütün o evhâmı Garîk-ı hüzn ediyorken, zemini, eşyayı Kamer de peyker-i handânını edip izhâr Arza karşı ederken tebessümün îsâr Dilimde âteş-i firkat, gözümde eşk-i revân Dehende nâle-i şîven garîb ü girye-künân Seni gözüm o zaman yâd eder de ağlarım âh Anar da inlerim ey gıbta-ı melâik vâh Bahâr!.. O devr-i saadet, o fasl-ı şevk u sürûr Cihâna bahş ediyorken safâ-yı şevk u hubûr Şükûfte güllerin âgûş-ı ıtr-dârında Lebin lebimde, saçın târmâr sînemde Eder iken güzelim hasbıhâl u arz-ı merâm Tefekkür eyliyorum şimdi nâle-sâz müdâm Muhabbetinle geçen hep o ömr-i memnunu Gelip de görmelisin şimdi sen bu mahzunu!.. Gelip de görmelisin sen evet, bu nâlânı Bu ömrden müteneffir bu zâr u giryânı Gözümde kalmadı asla sirişkten katre Bu firkatinle gözüm sen beni helâk ettin, Beni elemle bıraktın uzaklara gittin Bu imtihân-ı azâbın yeter a cânânım!.. Bana o çehreni göster bana a dildârım!..
Sayfa 217Kitabı okudu
Reklam
Allah"a toprakları Allah katında geri verilene kadar, dünya üstüne yeniden devr-i saadet kurulana kadar kimse hiçbir şeyden emin olmamalıydı. Sonunda Allah"a tam teslime iman etmek için herkesin diken üstünde olması şarttı. Biliyordu, dünyadan korkmayan Allah"tan da korkmazdı.
Yohsa nâ-geh suret-i hâli olur Sultân'a ‘arz .. Kahra uğrar muktezâ-yı vaz‘-ı nâ-hem-vâr gül .. Ol gül-i bâğ-ı hilâfet kim bahâr-ı devleti .. ‘Alem-efruz olalı görmez cefâ-yı hâr gül .. Oldı devrinde hevâ mahbûs-ı zindân-ı habâb .. Gâliba görmiş hevadan şemme-i âzâr gül .. Berg-i gül gezdürmez oldı mahmil-i bâd-ı şabâ .. Haddi yoh kim
Allah'a toprakları Allah katında geri verilene kadar, dünya üs­tünde yeniden devr-i saadet kurulana kadar kimse hiçbir şeyden emin olmamalıydı..
GERÇEK İSLAM, Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şerif müslümanlığıdır; GERÇEK İSLAM Ehl-i sünnet vel-cemaat müslümanlığıdır; GERÇEK İSLAM, zamane müslümanlığı değil, SAHABE MÜSLÜMANLIĞIDIR; devr-i cehalet değil, ASR-I SAADET müslümanlığıdır; GERÇEK İSLAM, Takva ve ihlas; ihsan ve irfan yoludur. GERÇEK İSLAM, ilmiyle amil, hakiki alimlerin, aşık-ı sadık ariflerin yoludur.
Sayfa 34 - Seha Neşriyat, 1992 İstanbulKitabı okudu
Reklam
Allah'a topraklan Allah katında geri verilene kadar, dünya üs­tünde yeniden devr-i saadet kurulana kadar kimse hiçbir şeyden emin olmamalıydı. Sonunda Allah'a tam bir teslimle iman etmek için herkesin diken üstünde olması şarttı. Biliyordu, dünyadan korkmayan Allah'tan da korkmazdı.
“Sultan Mehmed Han-ı Hâmis”, “Sultan Mehmed Reşad", “Sultan Reşad” olarak da bilinir. Sultan Abdülmecid'in padişah olan dört oğlundan üçüncüsü. Annesi çok güzel Çerkes bir cariye olan Gülcemal Kadınefendi'dir (öl. 1851). İttihad ve Terakki Fırkası'nın iktidarda olduğu II. Meşrutiyet yıllarına rastlayan gölge saltanatı halk
Sayfa 542 - 35- Sultan V. Mehmed ReşadKitabı okudu
500 sene sonrada aynı hislerle ağlayış.. şehzadem...
ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han'ı İmdat! Eyvanlar olsun! Bu cihanin bir yanı yıkılde zira ölum eşkiyaları Şehzade Mustafayı yok ettiler. Tulundi mihr-i cemâli, bozuldi dîvâni Vebâle koydılar âl ile Âl-i Osmâni. Yüzünün güneşi batti, divanı dağıldı Osmanlı sultanın hile ile
Oğul olmayan ilk baba ile baba olamayacak son oğul arasında süre gider hikâye. Âdem, babasız olarak yaratılmışsa da üzerine düştüğü toprakta bütün oğulların babasıdır. Ama kimi oğul babasına, Yakub'a Yûsuf gibi olurken, kimi oğul da Âdem'e Kabil gibi. Çünkü her oğul, babasının, sırrı olduğu kadar sınavıdır da. Mucizesi, kendi var edilişi
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Yukarıda yazdığım iki isimden Said Nursî, mer­hum İsmet Paşa’nın eski fobisi ve gözdağı idi. “İmam Gazali” ise tahminimce yeni işittiği ve “İmam” sıfatını görerek o pek düşman olduğu “Köy imamlarından” bi­ri sandığı, büyük İslâm bilgini dâhisi ve filozofudur. 23 Ocak’ta Paşa, milliyetçilerle birlikte bu iki kişiye hü­cum etmiştir. Sayın İnönü’de
Rusya'ya sığınmış olan ittihatçılar, bir yandan Türkiye'de kalmış olan arkadaşlarıyla, öte yandan ise Sovyetler Birliği hükümetiyle temasa geçerler. Bu, Türk - Müslüman milliyetçi kuruluşlardan büyük bir çoğunluğunun Bolşeviklerle ittifaka girdiği ve Dağıstan Müslümanlarının Kızılorduyla birlikte Denikin'in Beyaz Ordusuna karşı dövüştüğü dönemdir. Bu dönemde, Sovyetler Birliği yönetimine Müslüman ulusların kurtarıcısı gözüyle bakılmakta ve sosyalizmle İslamiyetin devr-i saadet- i arasında büyük bir coşkunlukla yaklaşımlar kurulmaktadır.
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.