Modern zamanlarında Fransız Devrimi, kendini üç kavramla (Özgürlük,Eşitlik,Kardeşlik) ifade eden bir ideoloji yaratmıştır.Siyasi partiler ve ideolojiler bu ilkelerden türemiştir. Liberalizm kendini özgürlükle, Sosyalizmn kendini Eşitsizlikle, Hristiyan demokrasiler ise kendilerini Kardeşlik ve Dayanışma kavramlarıyla ifade ederler. Bunlardan farklı olarak bir ara,iki dünya savaşı aralığında Avrupa'ya hakim olan Faşizm, kendini ırkçılık lidere tapınma dış siyasette genişleme eşitlik karşıtı olarak tanımlamıştır. Devleti kutsalaştırma da faşizmin ana özelliğidir. Bu sistemde devlet toplum için değil, toplum (daha doğrusu millet) devlet için vardır. Kadir CANATAN/ Siyaset Felsefesi, S,14 - Beyan Yayınları
Kilise 1800 yıl boyunca bilime karşı akıldışının yılmaz savunucusu oldu. Mısır kültürü üzerinde yahudi-hıristiyan geleneğinin tahribatı bundan daha az yıkıcı değildi. Ve bu ardı ardına gelen yıkıcılıktan sonra, sırf bir başka dinin yok ettiği felsefeyi taşıdı diye islama bir Rönesans atfedildi. Öyle bir Rönesans ki doruğunda halâ Gazali oturmaktadır; işte size tipik bir gerici ve bilim düşmanı!
Reklam
Burjuvazinin o ezeli-ebedi sistemlerini bile kurmaktan vazgeçtiği fikirlerin güvence ve perspektiflerini bırakıp kaderini bilgisayar ve teknokratların otomatik dünyasına teslim ettiği reel dünyaya düşünülebilir ve inşa edilebilir bir gelecek önerme yeteneğinden yoksun olduğu bir zamanda, proletarya bu meydan okumaya karşı, “Ben varım!” diyebilir: felsefeye yeniden hayat vermek ve insanları sınıf egemenliğinden kurtarmak için, felsefeyi “devrim için bir silah” yapmak üzere...
Mobbing Bank Diyor ki;
Savaşın kazananı yoktur. Savaşı, savaştıran kazanır. Savaş yurdun ve ulusun hayati tehlikesini önlemeye yönelik mecburiyet gerektirir ise kaçınılmaz olur. Aksi takdirde Türk ulusu Mustafa Kemal Atatürk'ün mucize iç ve dış siyaseti yurtta barış dünyada barış felsefesi gereği caydırıcı güç olmayı öncelikli tercih ederiz. Türk olmak caydırıcı olmaya fazlasıyla yeter. Bizim sorunumuz Türklüğünü kaybetmiş başka kimlikler ile kendini tanımlayan, ulus olmayı bilinçli reddeden dinci, ırkçı ve kinci kötü maksatlı birlik, beraberlik ve bütünlüğü bozmayı hedefleyen ideolojilere kendilerini kullananlara hizmet eden melezleşmiş insanlardır. Bunu tersine çevirmek devrim sonrası bir kaç kuşağı Cumhuriyet devriminin başlangıcında olduğu gibi insan yetiştirmeye başladığınızda aşabileceğiz. Önder Karaçay
Mişkâtü’l-Envâr, İslâmî ilimler ve İslâm düşüncesi tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Gazâlî’nin, Nûr Sûresi’nin 35. âyetine yazdığı bir nevi tefsirdir. Bu eser, tasavvufî ve felsefî bir bakış açısını bir ayetin tefsirinde birleştirmesi ve tüm varoluşu nûr-zulmet ayrımına dayanan bir metafizikle temellendirmesi açısından yazıldığı tarihten itibaren çok etkili olmuş, İşrâkîliğin kurucusu Sühreverdî başta olmak üzere İslâm düşüncesinin üç büyük ekolü olan tasavvuf, kelâm ve felsefeyi temsil eden düşünürleri derinden etkilemiştir. Mişkâtü’l-Envâr/Nur Metafiziği, ayrıca zâhir ile bâtın, görünen ile görünmeyen arasında kurmuş olduğu irtibat ile her devrin düşünen Müslümanları için ölümsüz bir eser olma özeliğini daima muhafaza etmiştir.
Tavsiye Kitap listesi - 1 Şinasi Gündüz / Dinler Tarihi Mevdudi / İslam'a Giriş Ahmed Kalkan / Tevhid bilinciyle Canlanmak
Reklam
719 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.