Darvincilik başlıklı makale
24 Kasım 1859'da, Türlerin Kökeni'ni yayınlayan Darwin, bilimsel evrim teorisinin temelini atarken, canlı varlık popülasyonlarında üreme sırasında gerçekleşen küçük değişiklikleri ve bu varyasyonların doğal seçiliminin özellikle çevreye ve nüfus fazlasına bağlı olduğunu ifade eden varyasyon/seçilim kavramsal çifti sayesinde biyolojide
Sayfa 188 - Yordam KitapKitabı okudu
Wittgenstein
"Kendinde devrim yapabilen bir insan devrimci olur.''
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Dini olsun, felsefesi olsun her düşünce varlığını sürdürmek,harekete geçirdiği kuşağın ötesinde gelecek kuşakları etkilemek,iz bırakmak ister.Oysa el yazmalarının en eğreti bir ölümsüzlüğü vardır!Bir yapı daha çok sağlam,kalıcı ve dayanıklı bir kitaptır! Yazılı sözü yok etmek için bir meşale ve bir barbar yeterlidir.İnşa edilmiş sözü ortadan kaldırmak için toplumsal bir devrim,bir dünya devrimi gerekir.
Mobbing Bank Diyor ki;
Savaşın kazananı yoktur. Savaşı, savaştıran kazanır. Savaş yurdun ve ulusun hayati tehlikesini önlemeye yönelik mecburiyet gerektirir ise kaçınılmaz olur. Aksi takdirde Türk ulusu Mustafa Kemal Atatürk'ün mucize iç ve dış siyaseti yurtta barış dünyada barış felsefesi gereği caydırıcı güç olmayı öncelikli tercih ederiz. Türk olmak caydırıcı olmaya fazlasıyla yeter. Bizim sorunumuz Türklüğünü kaybetmiş başka kimlikler ile kendini tanımlayan, ulus olmayı bilinçli reddeden dinci, ırkçı ve kinci kötü maksatlı birlik, beraberlik ve bütünlüğü bozmayı hedefleyen ideolojilere kendilerini kullananlara hizmet eden melezleşmiş insanlardır. Bunu tersine çevirmek devrim sonrası bir kaç kuşağı Cumhuriyet devriminin başlangıcında olduğu gibi insan yetiştirmeye başladığınızda aşabileceğiz. Önder Karaçay
1957 Necef doğumludur. Aslen İran’ın Kuzey Eyaletlerinden Mazenderan’a bağlı Larican şehrindendir. Babası ünlü din adamlarından Haşim Amuli’dir. Matematikte lisans, bilgisayar mühendisliğinde yüksek lisans yapan Laricani doktorasını batı felsefesi üzerine yapmış olup aynı zamanda Kant Felsefesi üzerine Tahran Üniversitesinde dersler vermiş, bu
Sayfa 84 - Ali Erdeşir LaricaniKitabı okudu
27 Mayıs Devrimi, Kemalizm'in temel felsefesi ne, devrimci ve ilerici doğrultusuna dönmüştür. 27 Mayıs Devrimi'nin hemen ertesinde, Behçet Kemal Çağlar'ın başkanlığında Atatürkçüler ile eski Halkevciler bir araya geldi ve örgütlenme konusunda anlaştı. Devrimin önderi Cemal Gürsel'in de uygun görmesi üzerine 1960 tarihinde, Türk kültür ve bilim insan larıyla sanatçıları, "Türk Kültür Derneği"ni kurdu. Behçet Kemal ve arkadaşları, Halkevlerinden yetiş- miş kadrolarla ilişki kurarak; Türk Kültür Derne ğini tıpkı Halkevleri benzeri biçimde ülke düzeyinde geliştirmek için çalışmaları yoğunlaştırdı. Türk Kültür Derneği, daha sonra 12 Nisan 1961'de, kamu yararına dernekler arasına alındı. Türk Kültür Derneklerinin çalışmaları kısa zamanda genişleyince ilgili çevrelerde yeni bir Halkevleri arayışı gündeme geldi. Dernek içi çalışmalar gelişince yeni bir tüzük komisyonu kuruldu ve Ceyhun Atuf Kansu'nun başkanlığında hazırlanan yeni tüzükte Türk Kültür Derneği'nin halkevi veya halkodası adı altında şubeler açabileceği benimsendi. Cemal Gürsel ve arkadaşları, doğacak tepkilerden çekindiği için Halkevi adının kullanılmasına karşı çıkıyor; Türk Kültür Derneği'nde toplanan aydınlar ise Halkevleri'nin yeniden canlandırılabil mesi için halkevi ve halkodası adı altında örgütlen- meyi savunuyordu. Yeni tüzük tasarısı, iki kesimin isteklerini uzlaştırıcı biçimde hazırlandı; hem Türk Kültür Derneği adı korundu hem de Halkevleri'nin yeniden açılması benimsendi.
Sayfa 37 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Marksizm, Marx’ın görüşlerine, öğretisine verilen addır. Marx, XIX. yüzyılda insanlığın en ileri üç ülkesine ait üç ana düşünce akımının (klasik Alman felsefesi, klasik İngiliz ekonomi politiği ve genel olarak Fransız devrim öğretileriyle bütünleşik olarak Fransız sosyalizmi) sürdürücüsü ve bunların dahiyane bir şekilde tamamlayıcısı olmuştur.
Hitler, söz söyleme yeteneği ile yükselmiştir. Diğer devrimci liderlere benzemeyen Hitler, herhangi bir büyük politik düşünce ekolünü temsil etmeyen, yalnız bir politik maceracı idi. Mein Kampf’ında açıkladığı üzere, felsefesi, alelade sıkıcı fikirlerden fantastiğe kadar giden bir yelpazedeydi ve sağ, köktenci ve geleneksel düşünce tarzının popülerleştirilmiş bir yeniden ifadesi niteliğindeydi. Düşünceleri tek başına, Marx’ın Das Kapital’i veya XVIII. yüzyıl filozoflarının eserleri gibi, bir devrim hareketi ile sonuçlanacak entelektüel bir akım başlatacak gibi görünmüyordu
Hegel artık dünyayı değil, dünyanın dönüştürülmesini yorumlamak durumundaydı. Sadece dünüştürmeyi yorumlayan Hegel, felsefe­ nin felsefi tamamlanmasın dan başka bir şey değildir. O, kendi ken­ din i yapan bir dünyayı anlamak ister. Bu tarihsel düşünce yine de her zaman geç kalan ve post festımı' doğrulanmayı dile getiren bi­ linçten başka bir
Atatürk zamanında Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'yi dünyaya tanıtmak için yayımladığı kitapçıkta, Türkiye Cumhuriyeti'ni "Devletçi sosyalizmi benimsemiş demokratik halk devleti" diye ta­nımlaması dikkat çekicidir. Kemalist Devrim döneminde bu tür ta­nımlamalara rastlanmaktadır. Ahmet Taner Kışlalı da, Kemalist Devrimin "Halkçılık, devlet­çilik ve devrimcilik ilkelerinin Sovyet Devriminin etkisini yansıttı­ğını" saptamıştır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Kemalizm, Yeni Osmanlı ve Genç Türk hareketinin devamı olmakla birlikte, onları daha tutarlı devrimciliğiyle aşar. Kemalist Devrim, felsefede, Genç Türk hareketinin İslamcılıkla uz­laşmasını köktenci materyalist bir tavırla arkada bırakmıştır. Kema­list Devrim, 1924 yılından sonra, Genç Türk Devriminin ötesine geçerek, dine dinin dışından, bilimin mevzilerinden bakabilmiştir. Siyasetteki sıçrama ise, Meşrutiyet mirasından Cumhuriyete doğrudur. Bu olgular, Kemalizmin kendinden önceki hürriyet hareketini, olduğu gibi düz bir çizgide değil, devrimle aşarak devam ettirdiği­ni gösterir.
Cumhuriyet Devriminin eğitimi, canlıların ve insanın oluşumu­ nu Darwin'in evrim teorisiyle açıklamıştır. Tarih ve Medenf Bilgi­ ler kitaplarının ilgili bölümleri, Darwincidir. Kemalizm üzerine in­celeme yapan herkes bu konuda görüşbirliği içindedir. Atatürk'ün Darwin'in görüşlerini, Wells'in Cihan Tarihinin Umumi Hatları ad­lı
Eski bir imparatorluğun çürümesi, hürriyet ve istiklal isteyen Mustafa Kemal'ler kuşağında, devrim düşünce ve pratiğini besle­miştir. Osmanlı devletini adım adım çöküşe götüren her olay, köh­nemiş bir sistemi kurtarmak diye bir çözüm bulunmadığını göster­miş ve Cumhuriyet Devrimine yönelişi güçlendirmiştir. Mustafa Kemal, daha askeri öğrencilik yıllarında, gece sabahla­ra kadar "devlete karşı halk isyanı" hayalleri kurar. İhtilalci Musta­fa Kemal, gizli cemiyetlere girer, tutuklu kalır. 1906 yılında Selanik'te arkadaşlarına çağrısı şöyledir: "Kahredici bir istibdada karşı ancak ihtilal ile cevap vermek ve köhneleşmiş olan çürük idareyi yıkmak, milleti hakim kılmak, kısacası vatanı kurtarmak için sizi vazifeye davet ediyorum!" 1918 yılında Karlsbad'da okuduğu kitaplardan birinden aldığı şu not, onun dünyaya bakışını da yansıtmaktadır: "Tutucular, nehrin suyunu elleri içinde tutmak isterler, onların parmaklarında bir parça çamurdan başka bir şey kalmaz.”
Atatürk, Medeni Bilgiler kitabı için kendi eliyle yazdığı bölümlerde, demokrasiyi "milletin çoğunluğu­nun, toplumsal kuvvetinin sonucu" olarak görür: "Millet yeter derece kuvvetli olunca, kuvvet ve kudreti eline alır. Bu olay bazan ihtilal ile ve bazan da hükümdarla yapılan düzeltici bir anlaşma ile olur." Ancak Atatürk'ün kendisi, reformcu değil, devrimcidir. İkinci Meşrutiyeti hükümdarla millet arasında denge aradığı için eleştirmiştir. Millete gerekli olan, "hürriyet ve hâkimiyetin fiilen ve mad­deten" eline alacağı bir devrimdir. İdare-i maslahatçılar esaslı devrim yapamaz. O, devrimin kazanılması için tarihin gösterdiği araca başvurmakta kararlıdır. Devrimin kaynağı yasalar değildir. Devrimin yasası mevcut yasaların üstündedir. Atatürk ve arkadaşları, önderlik ettikleri hareketi, ihtilal, inkılap, halk ihtilali, isyan, ayaklanma gibi terimlerle ifade etmişlerdir. Mahmut Esat Bozkurt, "Rahmetli Atatürk ihtilfil terimini severdi" der.
Kemalistler, toplumların baskı ve despotluğa karşı devrim yap­ma hakkını savunurlar. Bozkurt, günümüz dünyasını bu hakkı kul­lanan toplumların yarattığını açıklar: "Tarih diyor ki, lüzumunda ihtilal çıkartmak milletler için uğursuz değil, mutlu neticeler verdi. "Bu muhakkaktır. "Uzaklara gitmek gerekmez. Türk milleti 1918'de ihtilal hak­ kını kullanmasaydı, bugünü yaratamazdı... İngilizler meşhur ihtilallerini yapmasalardı, bugünkü İngiltere doğar mıydı? "1789 Fransız ihtilali olmasaydı; insanlık bugünkü manasıyla olur mu idi? "İhtilalde hayat vardır. "Uyuşuklukta da ölüm vardır."
193 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.