Damla

Tuhaf bir adamın rüyası
İnsan bir kez gerçeği tanırsa, onu görürse, onun gerçek olduğunu, başka bir gerçeğin olmadığını, olmayacağını bilir artık, uyanık ya da uykuda olması bir şeyi değiştirmez.
Reklam
Böyle bir sevgi başka zaman olsa yüreği üşütür, ruha ağır gelir.
Cidden bazen bir anlığına da olsa bütün bu yaşamın duygusal kabarışlar, yanılsama, bir algı çarpması değil, basbayağı gerçek, hakiki, canlı olduğuna inanmaya hazırdır.

Reader Follow Recommendations

See All
Belki de, herhangi bir nedenle ruhuma çökmüş, orada büyüdükçe büyümüş, benden çok yükseklerde, korkunç bir hüzündür bunun nedeni.
Sayfa 174 - Tuhaf Bir Adamın RüyasıKitabı okuyor
Bir dağdan aşağı yuvarlanıyormuş gibi hissediyordu kendini. Uçuyor, uçuyordu. Bir yere tutunmak, yapışmak istiyordu, ama başaramıyordu.
Reklam
Her ne kadar Ortaçağ sanatı büyüleyiciyse de Ortaçağ duygularının miadı dolmuştur.
Ona göre insan, sayısız yaşama ve sayısız hissiyata sahip, şekilden şekle giren karmakarışık bir canlıydı; bünyesinde kendinden önce göçüp gidenlerin anlaşılmaz düşünce ve arzularının mirasını barındırıyor, teninde ölümcül hastalıkların izini taşıyordu.
Rönesans döneminde çok tuhaf zehirleme biçimleri biliniyordu; miğferler, yanan meşaleler, işlemeli eldivenler, taşlı yelpazeler, yaldızlı parfüm şişeleri ve kehribar kolyeler insanları zehirlemekte kullanılmıştı. Dorian Gray ise bir kitaptan zehirlenmişti.
Dorian düşüncelerinin zindanında hapisti. Hatıralar, devasız bir hastalık gibi ruhunu kemirip bitiriyordu... Kimsenin onu tanımadığı bir yerde olmak istiyordu. Kendinden kaçmak istiyordu.
İşkence cerrahi müdahale gerektiren bir hastalıkken yalnızlık sinirsel bir hastalıktır; aralarındaki fark budur. Sonsuzla çarpılan bir acıdır. Zihin sonsuzluğa düşünceyle, beden sinir sistemiyle nüfuz eder.
Sayfa 574
Reklam
Soğuk, hayati kaynaklara ölümcül bir hızla yayılır. Gene de bu korkunç ve uzantıları zehire eş soğuğun etkisi, ölünün böyle sımsıkı tutulan kaskatı kesilmiş buz gibi elinin bir ruhun üzerinde yarattığı etkiyle kıyaslanamaz. Böyle bir anda ölüm hayatla konuşur, kapkaranlık sırları açar ve pek çok duyguyu öldürür. Duygu anlamında değişmek, ölmek değil midir?
Sayfa 535
Kim bilir, insan kalbinin en hassas noktalarından vurulmadığı sürece hiçbir şey elde edemiyor belki de.
Sayfa 490 - LucienKitabı okudu
Sanki iyilik perisi ona edebiyata atılacağına kendini sulara atmasını öğütlüyormuş gibi, bir Seine Nehri’nin sularına bir kitapçı dükkanlarına bakarak kaldırım boyunca gezindi.
Sayfa 232Kitabı okudu
Tüm bulutlar üzerine yığılmış, tüm okyanuslar üzerinden geçmişti! Ama ne önemi vardı! O, suyu sonuna kadar emmiş bir süngerdi. En azından böyle sanıyordu, ama her şeyin sonuna gelindiğini ve artık dibe vurulduğunu düşünmek bir hataydı. Ne yazık! Tüm kaderler neden böyle iç içe geçmiş halde sürüklenirler? Bu neden böyledir?
Sayfa 226 - FantineKitabı okudu
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.