İnsanı, hatta insanlığı köleleştiren hangi düşünce, hangi devlet, hangi düzen olursa olsun insanlık aleminin düşmanıdır Diktatorya gerek şahıstan şahısa uygulansın, gerekse hükümetlerden halka, tasvibi imkânsız olan en adi rejimdir Sömürü de öyle İnsanlar teşekkürle, minnet borçlarıyla soyuluyor sömürülüyorsa bu teşekkür dostluğuna son vermesi
İçinde bulundukları şartların kötülüğüne, karşılarındaki düşmanın gücüne ve apaçık ortada olan imkansızlığa aldırmadan, ellerindeki tüm imkanları kullanarak onurlu bir mücadeleyi seçen bu insanların iki diktatörden birini tercih zorunda kalmaları ise en önemli açmazlarıdır. Bolşevik diktatörya onları kendi vatanlarında yok sayarken, Alman totalitarizmi en azından kendi menfaatleri için onlara hürriyet bahşetmekten söz etmektedir. Bu mecburiyet ise Hitler Almanyası’nın işine gelmektedir.
Reklam
Rusya'daki rejimde de devrime inanlar arasında lidere duyulan bağlılık mistik tarzda ve mutlaktır: Şef Lenin ve şef Stalin yüzde yüz imanı temsil etmektedir.... Bütün bu azalar şef ve onun diktatorya halkasına inanmak ve itaat etmekle mükelleftir....Şefler tenkit edilemez; şefe hücum edilemez. Rıfkı (Atay), Moskova Roma , s.64
Demokrasinin demokrasi olması için özgür seçimler ve anayasa yeterli değildir. Bu noktada, Türkiye’de iktidarın meşruiyeti ve yetkisi konusunda gündemden düşmeyen ve özellikle saptırılan bir durumdan söz etmek zorundayız. Seçilmişler ve atanmışlar çelişkisi. Bazıları demokratik oyla seçilmiş olan parlamentonun denetlenemeyeceği görüşündedir ki bu parlamenter diktatorya anlamına gelir. Ancak, Anayasa (Mahkemesi) yargılamasının kabul edildiği bütün ülkelerde ortaya çıkan temel sorun şudur: Atanmış yargıçlardan oluşan bir mahkeme, halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoyu denetleyebilir mi, bu denetim demokratik ilkelerle bağdaşır mı? Çünkü, halkın iradesini temsil eden ve genel oy’dan gelen parlamentonun işlemlerinin denetlenmesi, ilk başta demokratik yönetime ve giderek millet iradesine karşı engel sayılabilir. Ancak, uygar toplum, bir yüksek mahkemenin parlamento iradesini hukuki açıdan denetlenmesinin, demokrasinin gelişimi ile çelişmediği sonucuna varmıştır. Zira, insan haklarını güvence altına alan bir belge olan anayasanın üstünlüğünün kuşkusuz, bir hukuki yaptırımı da olacaktır.
Sayfa 47 - KAFEKÜLTÜR Yayıncılık
Geri19
94 öğeden 91 ile 94 arasındakiler gösteriliyor.