152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
G. Orwell'ın okuduğum (okumakta geç kaldığımı hissettiğim) muhteşem bir yergi kitabı. Kitap açıkça belli kişiler ve yönetimleri yeriyormuş gibi görünse de aslında tüm totaliter, diktatörya rejimlerini ve kişilerini yermektedir. Orwell belki de kendisi de sol görüşlü, muhalif bir kişilik olduğu için ve dolayısıyla sol görüşü (aşırı uçlarına kadar) diğer görüş ve sistemlerden daha iyi bildiği için kitapta baskıcı sol'u eleştirmektedir. Ancak kitabı okuyanlar asla böyle bir sınırlandırmaya gitmemeliler diye düşünüyorum. Nitekim kitaptaki baskıcı, yalaka ve gücünün farkında olmayan bireyler ile hayatımızın her alanında, dünyanın her zamanında ve her yerinde karşılaşabiliriz. Bu nedenle kitap yalnızca 'şunu yeriyor' demekten kaçınıyorum. Hayvan Çiftliği'ni bir şirket, bir ülke ya da bir evde geçen olayları anlatıyormuş gibi düşünmek gerekiyor. Çünkü batmış bir ideolojiyi eleştiriyorsa yalnızca, o eleştirdiği ideolojiyle beraber kendisi de batıp gider. Oysa bu öyle bir kitap değil. Bu nedenle, kanaatimce son yüzyılın en unutulmazları arasına girmeyi fazlasıyla hak eden bir kitap. Mutlaka okuyun derim.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020248,8bin okunma
İttihat ve Terakki yorumu
" Senelerden beri iktidar partisi buna göre daha nice binlerce yanlış adım atmış, haksız, mesnetsiz ve keyfi kararlar vermiş; asmış; kesmiş kurşuna dizmişti. Onun için hüküm giyenler, haklarında verilen kararları yadırgamamışlardı. Hatta sürgüne gönderilmiş olanlar ucuz kurtuldukları için şükrediyorlardı. Aslında Harbiye Nazırı'na sıkılan kurşunlar, bir şahsa değil, Meşrutiyet etiketi taşıyan zulme, istibdada, gadre ve gaddarlığa idi. Kuvvetini baskı ve terörden alan her diktatorya gibi, İttihat ve Terakki idaresinin elinden de insaf ve adalet beklenemezdi ya... "
Reklam
Diktatorya, yirminci yüzyılda bir nevi totaliteryanizme dayanır. Komünizm, Nazizm ve Faşizm buydu. Burada öyle totaliter devleti kuracak vasıtalar yok. Her şeyden önce Atatürk istemiyordu. Buna meraklı değildi. Ama Atatürk otoriterdir. Yani Kayzer Almanya’sı gibi. Diyelim İttihat Terakki dönemi gibi otoriter. Bu otoriter ölçüler içinde bir çoğulcu parti istedi. Rejimin temellerini sorgulamayan. Bu mümkün olmadı. Olmayınca vazgeçti.
Zulüm, diktatorya, putçuluk imanın karşısında, güvenin karşısında ve şuurun karşısında aciz kalır. Boyunlara hakim olduğu gibi kalplere de hakim olduğunu sanan zulüm her zaman acizdir ve inanan gönüller karşısında acze düşer.
Halide Edip: "Mustafa Kemal Paşa görkemli bir siyasi oyun oynadı. Kamu düzenini tehlikeye düşüreceğinden şüphenelinen herhangi birini tutuklama ve idam etmeye mutlak yetkisi olan ihtilalci mahkemeleri yeniden kuracak Takrir-i Sükun Kanunu'nu teklif etti... Ordu akabinde Kürt bölgelerini yatıştırdı ve mahkemeler muhalefeti sindirip yaklaşık iki yıl süren bir terör devri başlattı... Halk Fırkası'nın zaferinde Mustafa Kemal Paşa' nın kişiliğinin ve siyasi kurnazlığının büyük bir rol oynadığını söylemeye hacet yok. Ancak en fazla dikkat çeken husus, beş yıl devam eden demokratik bir devletin bir biçim değişikliğine uğramaksızın ya da millet meclisi kapanmaksızın diktatörya bir idareye doğru değişmesidir.
Sayfa 458Kitabı okudu
Acabasız = (günümüzde) koyun
Bu “Acaba?” yok mu, işte demokrasinin en değişmez remzi budur. Bütün diktatörya rejimleri “Acabasızlar” rejimidirler.
Sayfa 48 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
106 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.