'Hareketlerinizi kaynayan kanınızın dikte etmesine izin verirseniz hayatta kalamazsınız.'
247 syf.
6/10 puan verdi
Tatlı Su Laikliği!!!
Tatlı su laikliği mi dersiniz yoksa batı tipi(Fransa) veya ikisinin arasında gidip gelen kendini konumlandıramayan kişi ya da kişilere matuf olan sanki bizim içimizden çıkmışcasına sahip olunan sapkın ideoloji. Atilla İlhan esasında Kemalist cehanın bir üyesi olmakla birlikte pek anlaşılamayan birisi. Bu kitabında malum AMHC'ni baz alınarak
Hangi Laiklik
Hangi LaiklikAttila İlhan · Bilgi Yayınevi · 1998258 okunma
Reklam
Geçmişe ne kadar güçlü bir biçimde bağlı olduğumuzu hiç düşündünüz mü?Kendimizinkine olması da şart değil. Ayrıca bizim geçmişimiz nedir ki? Sınırları nerededir? Tanımlanmamış özlem gibidir ama neye özlem? Asla olmayan ama yine de geçmişte kalan bir şeye, değil mi? Geçmiş sadece bizim hayal gücümüzdür ve hayal gücünün hem özleme gereksinimi vardır hem de ondan beslenir. Geçmişin, beyefendiciğim, insanlar aksini düşünse de, zamanla bir ilgisi yoktur. Üstelik zaman nedir ki? Zaman gibi bir şey takvimlerin ve saatlerin dışında mevcut mudur? Biz kendimizi tüketiriz. İşte hepsi bundan ibaret. Etrafımızdaki her şey gibi. Yaşam enerjidir, hayatta kalmak değil, enerji tükenir. Geçmişe gelince, sürekli onu yeniden yaptığımızdan hiç gitmez. Onu, hafızamızı belirleyen, özelliklerini veren, seçimlerini dikte eden hayal gücümüz yaratır, tersi değil. Hafıza, hayal gücümüzün bir işlevinden başka bir şey değildir. Hayal gücü, gerçekten nerede yaşadığımızdan emin olabildiğimiz ve kendimizi bağlı hissettiğimiz tek yerdir. Ölmek de öyle, aynı zamanda onun içinde ölürüz. Önceden ölenlerle ve karşılığında ölmemize yardım edenlerle birlikte.
Sayfa 204Kitabı okudu
Biz, özgür olmaktan korkuyoruz aslında. Yerleşik düzenin dikte ettiği, herkesin de karşılıklı olarak kabullendiği tutum ve davranış sınırlarının içinde kalmak istiyoruz. Bizi nihai bağımsızlığa götürecek adımı atmaya cesaret edemiyor, kendi içimizdeki sese kulak vermekten çekiniyoruz. Çünkü öyle yaptığımız zaman, bize genellikle deli deniyor. Bize deli denmesini istemiyoruz. Bize deli denmesinin ve deli muamelesi yapılmasının sonuçlarına katlanacak gücümüz yok.
Her dönemde, ortaklaşa bir zihniyet, belirli bir dünya görü­şü, bütün topluma egemendir. Bu, toplumun tavırlarını dikte eder, seçimlerini yönlendirir, önyargılarım pekiştirir ve eylemlerini biçimlendirir; bütün medeniyetlerde böyledir.
Tanrı'yı, isyankarlığım ve hüsranım için beni cezalandırmasın da her şeyi affeden bir sevgi ile beni ödüllendirsin diye sevmek zorunda olma yönündeki tuhaf inanç, çocuksu bağımlılığımızın ve güvensizliğimizin bir ifadesi ve tıpkı anne-babalarımız gibi, Tanrı'nın da bizim sevgimize ümitsizce muhtaç olduğu varsayımı haline gelir. Ancak bu tamamıyla tuhaf bir düşünce değil midir? Ahlakın dikte ettiği gerçek olmayan duygulara muhtaç daha üstün bir varlık, hüsrana uğramış ve yönünü şaşırmış ebeveynimizin sergilediği güvensizliği fazlasıyla andırır. Böylesi bir varlığa, ancak kendi ebeveynini hiç sorgulamamış ve onlara olan bağlılığı hakkında hiç düşünmemiş insanlar Tanrı diyebilir.
Sayfa 34
Reklam
“Roller Müştakçım, roller sadece oyuncular için değildir. Modern toplumlarda hepimizin bir rolü vardır. İster benimseyelim ister benimsemeyelim, hepimiz dikte ettirilen rolü sonuna kadar oynamak zorundayız…Çoğu zaman mutluluğumuzu yitirmek pahasına da olsa o rolün dışına çıkamayız. Çıkarsak hem kendi düzenimiz hem de toplumun düzeni bozulur.”
Sayfa 370Kitabı okudu
Norbert Elias
Elias tarih, sosyoloji ve psikanalizden yararlanarak Batılı toplumların kendilerinin diğerlerinden üstün olduğuna inanmasının "uygarlık" kavramıyla özetlendiği sonucuna ulaşır. Batı toplumu her durumda "kendi" versiyonunu diğer her şeyin yargılanacağı ölçüt olarak dayatır. "görgüyü" oluşturan kurallar her zaman için üst sınıflar tarafından dikte edilir ve bu nedenle "uygarlık " güçlü elitin çıkarlarına hizmet etmeyi sürdürür. İnsanlar iktidarla özdeşleşmeleri içirı bir ulusun egemen elitiyle aynı "uygarlaşmış davranışı" sergilemeye teşvik edilir. Kendi ulusal öz-bilinç duygularını sağlamlaştırmış olan Britanya ve Fransa gibi sömürgeci güçler, getirdikleri uygarlığın sömürgeleştirilen halkların da "iyiliğine " olduğunu iddia ederek sömürgecilik ahlakını gerekçelendirmiştir.
Duygusal Zeka Geriliğine Sahip İnsanlardan Nasıl Uzak Durabiliriz ?
1) Rahatsız edilmenin sorun olmadığını bilin. (Arada rahatsız olmazsak şükretmeyi unuturuz.) 2) Rolün var mı ? (Davranışlardaki rolün ne ? Belki de bu rahatsız edilmede sen de rol oynuyorsun.) 3) Sınırlar. ( Sınırlarını çiz , bunu karşı tarafa aktar. "Sınırlarını asla tartışılacak bir konu yapma.") 4) Dijital rahatsızlıklar. ( Hiçbir
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.