Bir varlık hakkında bilgi edinmek isteyenlerin bilmesi gereken üç şey vardır. Bilgiyse dördüncü şeydir. Beşinci noktaysa gerçekten var olanın ta kendisidir. Bu üç şeyin birincisi isim, ikincisi tanım, üçüncüsü de imgedir. Şimdi bir örnek verelim. Daire diye bir şey vardır ve onun ismi dairedir. Ayrıca dairenin isim ve fiillerden oluşan bir tanımı bulunmaktadır. Bu, tüm uçların merkeze aynı uzaklıkta olduğu bir şeyi tanımlamaktadır. Yuvarlak çevre, daire denilen şeyin tanımıdır. Daha sonra nesne gelmektedir. Bu nesne çizilebilir, silinebilir ya da tornayla yapılabilir veya bozulabilir. Oysa daire denilen şey, tüm bu değişimlerin dışındadır. Dördüncü noktaysa bilgidir, yani anlattıklarımın akıl yoluyla kavranmasıdır. Bunlar aynı türdendir ve sözde ya da maddi olarak değil, ruhta bulunurlar. Bu nedenden ötürü bunlar, daire ve biraz önce sözünü ettiğim üç şeyden farklı bir özde bulunmaktadırlar. Yakınlık ya da benzerlik bakımından beşinciyle en yakın olanı akılla kavramadır. Diğerleri daha uzakta yer alırlar. Benzeri farklılıklar düz ya da yuvarlak şekillerde, iyi, güzel ve doğru olanda, insan ya da doğa tarafından yapılan şeylerde, ateş, su ve buna benzer öğelerde, hayvanlarda, ruh hallerinde, hareketlerde ya da edilgenlikte de bulunmaktadır. Dört öğe kavranmadığı sürece beşincisi bilinemez. Ayrıca salt dildeki yetersizliğin bir sonucu olarak, bu dört öğe, nesnenin hem özünü hem de niteliğini gösterir. Bu yüzden akıllı insanların düşüncelerini dile emanet etmek istemeleri kabul edilemez. Hele bir de dil yazıyla olduğu gibi donmuş bir hal alırsa, bu, daha da kötü demektir.