Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gittiği yerlerden bana hediyeler getirirdi. Sonra... Hiç gitmediğim şehirlerden, hiçbir yerde görmediğim hediyeler... El yapımı defterler, mumlu kalemler, küçük heykeller, ipli bileklikler, çengelli iğneler, pilli bebekler, aromalı şekerler, çapraz çantalar, gece kandilleri, orijinal kitaplar ve daha neler. Uzun uzun anlatırdı ellerime tutuşturunca. Sanıyorum utanırdı hediye verirken. Halinde emanet duran bir kabalıkla hızlıca verirdi, öyle uzatmadan. Ama sadece bu kısmı kısa keserdi. Renkli kağıtları açınca ve görünce ne olduğunu, işte o zaman anlatmaya başlardı. Heykelciklerden yahut figürlerden, bir manzaranın akabinden, dil oyunlarından, bir tadın kusurundan, yahut kusursuzluğundan mesela bir operetin... Sonra... Dedim ya, öldü. Ah doğru, özür dilerim böyle söylememişim. Sonra gitti, gelmedi, fakat işte, hediye de, getirmedi, yine hiç görmediğim, o yerlerden. İnsanlar ağıtlar yakıyorlar gidenlerin ardından. Herkes detone olur, ağıt yakarken. Nick Cave dinliyorum. "I need you, need you. Cause nothing really matters. We follow the line of the palms of our hands" diyor oğlunun arkasından. Dedim ya, herkes detone olur beklemediği gerçeklerle yüzleşmek zorundayken. Ah doğru, özür dilerim böyle söylememişim. youtu.be/BAMZYpZi_M4?si=...
"Sadece siyasî bir dil, kılıç darbesiyle problemleri çözeceğini söyler. İlmin böyle bir teklifi yoktur. İlim, bir çaba ve süreçtir." *İsmail Kara / Konferans Notları
Reklam
29.05.24
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Canımın içi demesini Canım ağzıma geldi demesini
“Dê bisoje ev dil! bi rengê kêmasî ê bêdengiyê”🍁🍁🍁
Fatih Divanı ve Şerhi
Fatih Divanı ve Şerhi
1. Bâğda gül ruhlerüñdür verd-i hamrâdan murâd Kâmetüñdür râstı serv-i dil-ârâdan murâd (Bahçede kırmızı gülden kastedilen senin yüzün güzelliğidir. Düzgün servi ağacından kastedilen ise senin zarif boyundur.) 2. ‘Işk derdidür cihânda ‘âşıka maksûd olan Vasl-ı dilberdür hemîn bu dâr-ı dünyâdan murâd (Bu dünyada âşığın hedefi aşk
Dün gece ye’s ile kendimden geçtim Tesellî aradım meyhânelerde Baht-ı dûn elinden bir dolu içtim O neş’e kalmamış peymânelerde Her neye dokunsam zahm-ı rikkât var Her ne yana baksam reng-i firkat var Çalkanır ağlar bir âh-ı hasret var Sularda çağlayan terânelerde Bilmedim kim oldu bu hâle sebep Ağlarım ümîdim hebâ oldu hep Bendeki sûz-i dil var mıdır acep Tutuşup cân veren pervânelerde
Reklam
Dünyada yüzlerce milliyet, dil, din, Mezhep olabilir. Ama sadece iki çeşit insan var : Vicdanı olan ve vicdanı olmayan...
Çocukluk döneminde çocuğa fazlasıyla zarar veren ve günümüzde her çocuğun en az bir türüne hiç çaba sarf etmeden kolaylıkla ulaşabildiği uyaran; televizyon, bilgisayar, tablet ve telefonu kapsayan "ekran"dır. Ekran, çocukların, oyun, hareket, hayal gücü ve sosyalleşme fırsatlarının yanında düzenli ve yeterli uyku fırsatını da ellerinden almakta, gelişimlerini destekleyecek etkinliklerden alıkoymakta, uygun olmayan içerikleri ve yaydığı ışık ve dalgalar ile en belirgin alanlar olarak dil ve sosyal gelişim alanları başta olmak üzere çocuklara pek çok açıdan zarar vermektedir. Avusturalyalı fotoğrafçı Donna Stevens'ın ekran karşısındaki çocukları kaydetmiş olduğu kareler :
Gazze
Bu ülkede o kadar hacı hoca var. Gazze için çığlık atanlar, neden cihat çağrısı ile Lübnan dağlarına gitmediler?Bugün at yok araba var, bugün kılıç yok tüfek var.Ne ola ki insanlık için, din için ve kutsal topraklar için insanlar olduğu yerden olayları haykırır oldu. Gazze için dil dökenler bugün kutsal topraklara gitme gayretinde neden bulunmuyorlar?
"Dil dixwaze xeletî bike, dixwaze biêşe, dixwaze janê bikşîne hemû encamên neyînî qebûl dike, dil wêrek e di heman demê de dixwaze hez bike, bête hezkirin û geş bibe, dil kubar e dil nazik e..."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.