Yazarın, düşüncelerini aktarırken seçtiği yol ikna edici, yazarın düşüncesine ikna olmamak imkansız hale geliyor. Buna rağmen, bir çelişki yakaladım: Kitabın büyük bir kısmında yazar insanın bir makina oldugundan, kendisi tek bir düşünce ya da eylem bile üretemediğinden ve yaptığı tüm eylemlerin dış etkenlerden, çevresinden kaynaklandığını söylüyor. Insanın karakterini oluşturan şeyin tamamen çevre olduğunu ve aklın kendi başına bir iş başaramadığını, çevrenin etkileriyle çalıştığını iddia ediyor. Çelişki oluşturan kısım ise, kitabın sonlarına doğru " Insan nasıl bir mizaçla doğarsa yaşamı boyunca onu taşır " düşüncesini savunuyor yazar. Yaşamımız boyunca doğuştan gelen mizacimiza göre hareket ediyorsak, nerede çevrenin etkisi ?
Gerçi mizaçtan bahsederken kastettiği insanın "sert, duygusal, öfkeli, mutlu " vb olması. Makinaya benzettiği kısmı da " yaptığı eylemler ve düşünceleri " şeklinde yorumluyorum.