Bir yandan, kâfir ve müşriklerin putlara tapmaları yerine; mezarlara ziyaret, tekkelerde âyin, evliyaların mezarlarında dilek ve istekte bulunulmaya, mezarlara hediye sunulmaya, kurban kesilmeye, festivaller ve gösterişli, danslı, müzikli yürüyüşler yapılmaya başlandı. Bir yandan da, herhangi bir ilmı̂ tetkik yapılmadan ve bilimsel gerekçe gösterilmeden, putperestlerin mitolojisine benzer, evliya, derviş ve şeyhlerin hayatı, ölümü, Mu’cize ve kerametleri, gaipten bilgileri ve geleceği görmeleri konusunda hikâye ve uydurma destanlar yaratıldı. Bu arada, Allah’a varma, istimdat, manevı̂ feyz ve ruhani bilgi gibi kavramların kisvesi altında kulların Allah ile olan ilişkileri kesildi ve bu “ermiş kişiler” birer aracı haline geldiler. Tıpkı müşrikler gibi, en büyük Hâkim olan Allah’a varmak imkansızlaştı. İnsanlarla ilgili bütün meseleler daha düşük düzeyde tanrılar derecesindeki bu evliyalara bırakıldı. Fark sadece şu idi. Müşrikler çeşitli tanrıları olduğunu açıkça ifade ediyorlardı, bunlar ise aynı mevki ve sıfatları evliya, kutup, abdal ve derviş adındaki kişilere verdiler.
Bu ikinci çeşit cahiliyye, tarih sürecinde daima birinci çeşit cahiliyye ile, yani “Mutlak Cahiliyye” ile işbirliği halinde bulunmuştur.