Dilek Düzgün Ergün

Dilek Düzgün Ergün
@dilekduzgunergun
''Faber est suae quisque fortunae''
Akademisyen-Dr Öğr Üyesi
Doktora
İstanbul
24 reader point
Joined on May 2019
“En büyük devrim herşeye rağmen yaşamaktı. Gülmek ise her karanlığa şafaktı.”
Reklam
“Senden başka kimsenin yürüyemeyeceği bir yol vardır. Onun nereye gittiğini sorma; düş yola. Bir insan asla, yolun kendisini nereye götüreceğini bilmediği zamanki kadar yükselemez.”
Mark Twain-İnsan Nedir? İnsan, vicdanını onaylama dürtüsü olan bir makine mi? Vicdan: Bağımsız Hükümdar, bir kişinin içindeki cüretkar ve mutlak Kral, insanın efendisi...

Reader Follow Recommendations

See All
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
“Take a look around you! We don't even know what this thing called real life is or where it is! "If they take away our books and dreams, we will be left alone."
Reklam
Neydi gerçek? “Hem bilmek hem de bilmemek, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayırdında olmak, çeliştiklerini bilerek ve her ikisini de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak; mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlakı yadsımak, hem demokrasinin olanaksızlığına hem de Parti’nin demokrasinin koruyucusu olduğuna inanmak; unutulması gerekeni unutmak, gerekli olur olmaz yeniden anımsamak, sonra birden yeniden unutuvermek: En önemlisi de, aynı işlemi işlemin kendisine de uygulamak. İşin asıl inceliği de buradaydı: Bilinçli bir biçimde bilinçsizliği özendirmek, sonra da, bir kez daha, az önce uygulamış olduğunuz uykuya yatırmanın ayırdında olmamak.”
“Kahkahanın öldürücü bir silah yerine geçebileceğini ilk o anda öğrendim.”
“Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.” Aldous Huxley
“Gerçeklik, olduğunu düşündüğümüz veya olmasını istedi­ğimiz şey değil, olan şeydir.”
Reklam
"Bunca gürültü patırtı niye? Niye bunca itiş kakış, tepinme, korku, endişe ve dert? Sonuçta amaç, sadece her bir Mecnun’un kendi Leyla’sını bulması değil midir?”
''Çatlamalar ve kırılmalar hayatın en önemli dinamikleridir. Burada önemli olan kırılmanın nasıl başladığıdır. Eğer yumurta içeriden kırılırsa hayat başlar. Yok, eğer yumurta dışarıdan kırılırsa işte o zaman bir hayat son bulur. Yani içten başlamayan dönüşümler ölümcüldür. Şu an hayatın bir kabuk ve elinde duruyor, karar senin!''
"Yaşamak için bir neden'i olan kişi, hemen her nasıl'a dayanabilir." Nietzsche
"Kendilerini bilgili olarak satanlar gerçekten en bilgisiz olanlardır."
''İnsanların da buğdaylarla aynı olduğuna inanıyorum. Eğer filizlenmek için toprağa ekilmiyorsan ne önemi var? Sonunda değirmen taşlarının arasında öğütülüyorsun ki emek olasın. Mutluluk ve mutsuzluk arasında fark işte! İkisi de gerekli ve faydalı, ölüm ve kayboluş gibi... Her şey göreceli - hayat da öyle.''
Reklam
“Başkalarının senin hayatını bu kadar etkilemesi sadece senin kontrolsüz zavallılığını gösterir.”
“Hayat, insanın kendi potansiyeline ulaşabilmesi için dikkatle, incelikle, muhteşem bir zekâyla dizayn edilmiştir. Yapman gerekeni yapamıyorsan, olamıyorsan, doğamıyorsan hayat çok acıtır, anlaman için hırpalar, yorar. Seni sen yapabilmek için ne gerekirse yapmaya hazırdır. Asla rahat bırakılmazsın. Öylesine, anlamsız varolamazsın. Mutluluğa saklanamazsın. Öyleyse acına sahip çıkmalısın! Çünkü acı, bilginin bedene inmesidir. Bilgiyi bedene indirmeli, olman gereken şeye dönüşmelisin.”
“Savaşmak yerine anlasak, sakinleşsek. Habire geleceği ya da geçmişi düşünmeden, geleceğe yatırım için savaşıp geçmişin kayıpları için intikam naraları atmasak, sadece anı yaşasak… Cennet böle bi yer olmalı. Sadece o anın var olduğu bi yer ya da an.”
"Onu, bir varlığın bir diğer varlığı en karşılıksız ve yargısız şekilde sevebileceği kadar korkusuzca seviyordu, sahiplenmeden, uzaktan sadece varoluşuna şahit olup böyle bir varlığın var olmasından dolayı mutluluk duyarak. Bağımlı olmadan bağlanmıştı. Sahiplenmeden aitti."
Bilim ve sanat toplumlar için bir kuşun iki kanadı gibidirler. Bu iki kanadı kullanan toplumlar uçarlar ve özgür olurlar. Kullanamayanlar ise tavuğa dönüşürler. Tavuk toplumlar birileri önüne yem atsın diye beklerler. Uçamayan, kanatları körleşen toplumlar önüne atılan yemleri kafaları önde gagalamak için uğraşırlarken, arkalarından yumurtaları alınır... Charles Darwin’den
Arsızlığı nasıl terbiye edilebileceğine dönersek, sadece şunları söyleyebilirim: Yargılama ve tükettiğini üret. Maddesel, enerjisel, düşüncesel her anlamda üret. Yargılamayan biri merakını zaten ehlilleştirmiş, iradesini de güçlendirmiştir. O yüzden de asla bilgiye kapılmaz çünkü yargılamamak irade ister.