Dilem

Dilem
@dilemkaya
Kan seven vampir dışı varlık. @dilemsphotographs
312 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Tanıdığınız en yalnız insan kim? Aklınıza direkt bir isim gelmesi oldukça zor bir soru bu. “Dünyanın En Yalnız Beyni” ifadesi bu kitapta buluğ çağında olan gençler için kullanılıyor. Günümüzde çocuklar bilgiyi her yerden elde edebiliyor. Bilgiye ulaşmak oldukça kolay ancak doğru bilgiye ulaşmak maalesef çok zor. Web sitesi oluşturmayı bilen her
Dünyanın En Yalnız Beyni
Dünyanın En Yalnız BeyniSerkan Karaismailoğlu · Ortapia Yayınları · 20231,170 okunma
Reklam
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 32 hours
Yazar
Harun Özkan
Harun Özkan
bu kitabın telif gelirinin depremzedelere bağışlanacağını söyledi. Bu nedenle eğer roman okumayı seviyorsanız hem bu kitaba şans verebilir hem de depremzedelere yapılacak olan yardıma dahil olabilirsiniz. İncelemeyi paylaşıp ilgisini çekebilecek insanlara ulaştırabilirsiniz. Yazarın ilk iki kitabını oldukça beğenip uzun zamandır üçüncü kitabın çıkmasını bekliyordum. Yakın zamanda üçüncü kitap olan “
45 Saniye
45 Saniye
” satışa sunuldu. Kitap, 17 Ağustos 1999 tarihinde Gölcük’te gerçekleşen büyük depremin süresinden isim alıyor. Birkaç küçük çocuğun hikayesi ile başlayan kitap, meydana gelen depremden sonra hayatları yerle bir olan çocukların kurmaya çalıştıkları yeni hayatla devam ediyor. Tabii tamamen yaşanılan şeyler değil romanda anlatılanlar -başta verdiğim bilgiden dolayı yaşanmış bir hikâye olarak algılanabilir- romana kurgu da dahil ediliyor. Paylaştığım alıntılardan birini buraya eklemek istiyorum; “Eğer herkes işini yapsaydı, dürüst olsaydı, doğru olsaydı birçok insanın hayatı başka şekilde devam edebilirdi. Betondan, demirden, malzemeden çalınmasaydı, zemini uygun olmayan, deniz kumuyla doldurulmuş yerlere binalar yapılmasaydı binlerce kişi hâlâ hayatta olacaktı… Umutları yıkılan, hayalleri solan, bebekliği, çocukluğu, gençliği, yaşlılığı elinden koparılıp alınmayan binlerce yaşam olacaktı.” Bahsi geçen deprem 1999 yılında gerçekleşti ancak aynı acılara sebep olan unsurlar maalesef değişmedi. Bizi enkaz altında kalmaktan kurtaracak şey kaderimiz değil alınması gerekilen tedbirlerdir. Kitabı okumaya karar verenlere iyi okumalar dilerim.
45 Saniye
45 SaniyeHarun Özkan · 202332 okunma
128 syf.
·
Not rated
·
Read in 22 hours
İlk kez bir kitapla tanışmadan önce yazarıyla tanışma fırsatına nail oldum. Türk Dili dersimizde bize katılan
Levent Şık
Levent Şık
Hocam’a kendiyle tanışma fırsatı sunduğu için teşekkür ediyorum. 1,5 saati aşkın süre yeri geldi kendini anlattı yeri geldi sorularımızı cevapladı. Nasihat değildi anlattıkları, yaşadıklarıydı. Biz de alabildiğimiz kadarını aldık
Camdaki İzler
Camdaki İzlerLevent Şık · Karina Kitap · 201511 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Karşınızda “Yılın En İyi Yerli Korku Romanı” ödüllü kitap; Kadavra Mevsimi. Peki bu ödülü gerçekten hak ediyor mu? Kitabın ilk sayfasındaki uyarıyı okuduğunuzda “Hadi canım abartma sen de, o kadar gerçekçi değildir.” diyebilirsiniz; ben de dedim ama yanıldım. resimyukle.io/g/WBXCyKiUCt Bu kitabın Türk yazarlardan çıkan en iyi gerilim
Kadavra Mevsimi
Kadavra MevsimiCüneyt Candaş · Müptela Yayınları · 2020434 okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 hours
Demir Kadın Neslican
Muhtemelen birçoğunuzun tanıdığı kadın; Neslican Tay. Namıdiğer “Demir Kadın”. “Belki kaybedeceğim ama savaşırken kaybedeceğim!” Bu cümleyle tanıyoruz onu, ama bu cümlenin ardında yatan gerçekleri de öğreniyoruz kendi yazdığı satırlarda. 19 yaşına birkaç gün kala hastalığını öğrenme süreci ile başlayıp tüm samimiyetiyle ve tüm gerçekleriyle
Yaşım 19
Yaşım 19Neslican Tay · Doğan Novus Yayınları · 2020362 okunma
Reklam
60 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 9 hours
Uzun Bir Serüvenin İlk Adımı
1K okurlarından çıkan kitaplara tek tek şans vermeye çalışıyorum. Üçüncü sırada ise
Furkan Güreci
Furkan Güreci
’nin şiir kitabı olan
Bir Sancının Panoraması
Bir Sancının Panoraması
vardı. Her ne kadar şiirsel bilgim yok denecek kadar az olsa da bir okur olarak yorumlarımı paylaşıp yazara ve kitaba destek vermek istedim. Gerek konusu, gerek hissettirdiği duygular gerekse de şiirlerin akıcılığı bakımından etkili ve başarılı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kitabın ilk olan, ama son olmayacak uzun bir serüvenin başlangıç adımı olmasını umuyorum. Kaleminize, emeğinize sağlık.
Bir Sancının Panoraması
Bir Sancının PanoramasıFurkan Güreci · İzan Yayıncılık · 202167 okunma
280 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 27 hours
Birkaç gün önce satışa sunulan
Küllerin Günü
Küllerin Günü
kısa süre içerisinde bitti. İlk okuyanlardan olmak büyük bir zevk ama okumak için sabırsızlanıp beklentiyi karşılamayan bir kitap ile buluşunca hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. İnceleme yazmadan önce bir inceleme okudum ve tam olarak hislerime tercüman olan bir incelemeydi. #112142304 Okuduğum 4
Jean-Christophe Grangé
Jean-Christophe Grangé
romanı arasından diğerlerine nazaran sakin ve sıkıcı denilebilecek bir tempoyla ilerledi kitap. Toplam 280 sayfa olmasına rağmen heyecan veren bölüm çok kısaydı. Bir cinayet romanında okur ile kitap arasındaki bağlantıyı kuran, katili bulmak için verilen çaba bu kitapta oldukça azdı. Bu nedenle kitabın teknik açıdan zayıf olduğunu söyleyebilirim. Konu hakkında bilgi vermek gerekirse Niemans ve Ivana adlı iki polis kahramanlığında, Tebliğcilerin yaşadığı bir bölgede işlenen bir cinayet konu alınıyor. Ivana’nın bu bölgeye bağbozumu için mevsimlik işçi kılığında girmesi ile araştırmalar başlıyor.
Küllerin Günü
Küllerin GünüJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap Yayınları · 20212,617 okunma
72 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 6 hours
Babalar sevgisini göstermez. Peki niye? Sevgisini gösterince otoritesini mi kaybediyor, küçük mü düşüyor çocuğunun gözünde? Çocuğu fazla sevmeyin şımarır, kucağa almayın alışır, yüz vermeyin astarını ister.. Bunun gibi birçok kalıp var büyükler tarafından anne babalara söylenen. Büyüklerinden sevgi görmeyen nesil ise çocuklarına da doğal olarak sevgi gösteremiyor, çünkü sevgi nasıl gösterilir bilmiyor. Kafka’nın bu eserinde, yıllarca içinde tutup babasına karşı söyleyemediği şeylerin mektubunu okuyoruz. Ancak bu mektup babasına ulaşması için yazılmadı. Babası bu mektubu hiç okumadı. Oğlunun neler hissettiğini de anlayamadı. Biz ise bu mektubu okuduğumuzda Kafka’nın diğer eserlerinde de baba-oğul ilişkisinin yer aldığını anlıyoruz. “Yazılarım senin hakkındaydı, orada tek yaptığım senin omzuna yaslanıp içimi dökemediklerimi yazıya dökmekti.” Otoriter bir babanın çocuğu olmak oldukça zorken Kafka’nın duygusal yapısı da işin içine girince bu mektup çıkıyor ortaya. Bir babanın bir çocuğu bu hale nasıl getirdiğini çok iyi bir şekilde anlıyoruz. “Biraz desteklenmeye, biraz dostça bir yaklaşıma, yolumun biraz açık tutulmasına ihtiyacım vardı, sense onun yerine yolumu kesiyordun..” “Senin başkalarına karşı duyduğun güvensizlik bile, bana aşıladığın kendime karşı duyduğum güvensizlik kadar büyük değil..” Şiddet sadece fiziksel değil psikolojik olarak da hasar almaktır. Çocuğunu dövmemiş olsa bile fiziksel acıdan kat be kat fazlasını psikolojik olarak yaşatmış Kafka’ya. Bir çocuğun geleceğini mahvetmek anne babanın bile hakkı değildir.
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Panama Yayıncılık · 201740.5k okunma
422 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Arka kapaktaki yazanların kitap ile hiçbir bağı olmayan, konusunu ancak okuyarak anlayabileceğiniz bir kitap “Zifiriyet Fabrikası”. İzmir’de yaşayan, alkol sorunu ile boğuşan bir adamın fevri bir karar alarak ailesini ve yaşadığı şehri terk etmesini ve bu yolda karşılaştığı tüm olayları okuyoruz. Bir çöplükte uyanan kahramanımız (kendi dışında
Zifiriyet Fabrikası
Zifiriyet FabrikasıHakan Yücel · İkinci Adam Yayınları · 2020620 okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Savaşta en büyük hasarı çocuklar alıyor. Aile içi savaş, ülkeler arası savaş ve aklınıza gelebilecek tüm savaşlar.. Savaş artık er meydanında değil masum insanların yaşam alanında yapılıyor. Atom bombası da geçmişten günümüze etkisini hâlâ devam ettirmekte olan kanser hastalığının yayılmasında çok önemli bir rol oynadı. Eminim herkesin kanser sebebiyle kaybettiği yakınları vardır. Henüz kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, eskiye nazaran iyileşme şansının daha yüksek olduğu günümüzde bile, her gün binlerce insanın hayatını kaybetme sebebi bu hastalık. Eski zaman şartları göz önünde bulundurulduğunda ise adeta bir seri katil. Bu kitap Hiroşima’ya atılan atom bombasından 9 yıl sonra, Sadako adlı küçük bir kızın, dönemin en yaygın hastalığından biri olan lösemiye yakalanmasını konu ediniyor. Tamamen gerçek bir hikaye olup küçük, büyük herkesin okuyabileceği bir kitap. (Her ne kadar çocuk kitapları arasında satılsa da) Okurken duygulanmamak mümkün değil. Resimlerle desteklenmiş olduğundan bir saatinizi bile almadan okuyabileceğiniz ama okuduktan sonra 10-15 dakika boyunca savaşlara lanet edeceğiniz bir hikaye.
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu
Sadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuEleanor Coerr · Beyaz Balina Yayınları · 202110.4k okunma
Reklam
108 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 35 hours
Oğuz Atay’dan bu kez bir tiyatro eseri okuyoruz. İki perdeden oluşan bu oyun, yazarın ölümünden sonra Devlet Tiyatroları’nda sahnelenmiş. Ben de ODTÜ’nün sahnelediği oyunu izledim YouTube aracılığıyla. Birkaç alternatif de var fakat aralarından en iyisi ODTÜ diyebilirim. Oğuz Atay’ın alışılmış olan karamsar ve umutsuz havası bu esere de yansımış.
Oyunlarla Yaşayanlar
Oyunlarla YaşayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20209.1k okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 8 hours
“Küçük Kara Balık”, 12 Eylül darbesi döneminde ülkemiz de dahil olmak üzere birçok ülkede yasaklanmış olup günümüzde de İran’da yasaklanan kitaplar arasında bulunmakta. Peki bu yasakların sebebi ne? Kitap 56 sayfadan oluşuyor ama yasaklanması gerektiğini düşündüklerine göre, yeteri kadar mesaj içeren bir kitap olduğunu okumadan da anlamak mümkün
Küçük Kara Balık
Küçük Kara BalıkSamed Behrengi · Can Yayınları · 202331.1k okunma
132 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 hours
Akıl hastaları.. Halk dilinde ise “Deliler” olarak bildiğimiz herkes gibi olmayan insanlar... Herkes gibi değil diye onları bu şekilde ötekileştiriyoruz. Ama onların bizden bir eksiği yok, hatta fazlaları var. Beyinleri bizimkiler gibi çalışmıyor. Bizden farklı şeyleri düşünüyor, olaylara farklı pencereden bakıyor, bizim onları garipsediğimiz gibi onlar da bizi garipsiyorlar. Bir akıl hastasının şu sözü bence olayı özetliyor; “İlaçları beni tedavi etmesi için almıyorum, çünkü bende tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık yok. Benim çevremdeki herkes deli olduğu için, ilaç onlara uyum sağlamama yardımcı oluyor.” Bu kitap ise, 1961-1964 seneleri arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinde çalışan Bedia Tuncer’in, hastaların tuttuğu günlüklerde veyahut bir kağıt parçasında bulunan şiirleri toplarlamasıyla oluşmuş. Akıl hastası yazınca olağanüstü şeyler bekliyor olabilirsiniz, ama üzgünüm; yok. Farklı farklı konularda şiirler var içinde. Hatta birisi üç büyüklere (GS, FB, BJK) şiir bile yazmış. Akıllarından neler geçiyor? Bizler gibi sıradan şeyler mi düşünüyorlar? Duyguları bizlerden daha yoğun mu hissediyorlar? Bunu anlamak için ya oturup karşılıklı sohbet etmemiz gerekir ya da yazdıklarından onları tanımaya çalışmamız. İlk seçenek sanırım biraz zor, huzurevi değil sonuçta hastaneler. İkinci seçenek daha ulaşılabilir olduğundan kitabı okumanız bu yönde etkili olacaktır.
İnilti
İniltiBedia Tuncer · Matbaa Teknisyenleri Basımevi · 19641,366 okunma
175 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 31 hours
Kapınız şiddetli bir biçimde çalınarak yüksek sesle isminiz söylendi ve kapıyı açmanız emredildi. İçeriye iki itfaiye eri girdi ve kitaplarınızı bulmak üzere evi hızlı adımlarla dolaşmaya başladı. Kitaplığı buldu ve elindeki gaz yağını kitaplığa dökerek bir kibrit yardımıyla tutuşmalarını sağladı. Bu durumda ne yaparsınız? İşte Fahrenheit 451 kitabında okuduğumuz dünya bu şekilde işliyor. İtfaiyeciler yangın söndürmekle değil, bizzat yangın çıkarmakla görevliler. Kitap okumanın yasak olduğu bir dünya burası. Distopik eserler arasında okuduğum en tuhafıydı diyebilirim sanırım. Hayal etmesi oldukça güç bir dünya. Biz ki kitapları bu denli seven insanlar olarak sanırım dayanamazdık buna.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289.5k okunma
108 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 2 hours
Yazar Can Yücel, şiirlerinde ve yazılarında kullandığı argo kelimelerle tanınıyor diyebilirim. Kitaplıkta göz gezdirirken bi bakayım diyip, bir şiirde ne kadar argo kullanılır ki diye düşünüp okudum. Şiirin, insanı romandan çok daha fazla etkileyebileceğine inanıyorum. Romanda yüzlerce sayfa kullanılarak hissettirilmeye çalışılan duyguyu, şiirler sayesinde iki dizede bile hissedebiliyoruz. Bu da şiirin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlıyor. Şiirde argo kullanılması bana çok saçma geliyor. Sadece şiirde de değil, hayatın herhangi bir yerinde. Argo kullanmadan kendini ifade etmenin birçok yolu varken, neden kendimizi bazı kişilerin oluşturduğu saçma söz gruplarına mahkûm bırakıyoruz ki? Şiir edebiyatın hem göz, hem de kulak yoluyla icra edildiği bir yazı türüdür. İçinde argo barınan bir şiir edebi açıdan yetersiz, yoksundur. Yüzlerce betimleme şekli varken arasından en kaba olanını seçmek basitliktir. Can Yücel’in kaleminin argo dışında güzel olduğunu söyleyebilirim. Ama bir yerde yanlış bir şey varsa eleştiriler ve dikkat çeken nokta daima bu olur. Kitabın içerisinde Yücel’in el yazısı şeklinde dizeleri de bulunuyor. Bu kitaba ayrı bir güzellik katmış. Keşke hepsi el yazısından oluşsa şiir kitaplarının.
Güle Güle - Seslerin Sessizliği
Güle Güle - Seslerin SessizliğiCan Yücel · İş Bankası Kültür Yayınları · 2020985 okunma
544 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Atatürk’ün başucu romanı olarak da bilinen “Çalıkuşu” Reşat Nuri’nin en ünlü eserlerindendir. Küçük yaşta annesini ve babasını kaybeden genç bir öğretmen olan Feride’nin hayatını, aşkını ve Anadolu halkının yaşamını okuyoruz. Romanda ağırlıklı olarak Anadolu insanını gözlemlesek de, Batı kültüründe yetişen Feride vasıtasıyla ikisi arasındaki farkları da gözlemleyebiliyoruz. Yazar, akıcı bir dil ve sade bir üslup sayesinde, okurla roman arasındaki bağları sağlam tutuyor. Karakter olarak ön planda olanlar Feride ve Kâmran olsa da bence romanda Munise’nin de önemli bir yeri var. Feride’ye hayat arkadaşlığı ediyor, adeta beraber büyüyorlar. Roman bir diziye uyarlanmış fakat araştırdığım kadarıyla dizi ve roman arasında ana konu dışında bir bağlantı yok. Kitaba bağlı kalınmamış olduğunu duydum. Bu duruma şaşırmıyoruz. Roman her zaman uyarlamadan iyidir.
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019102k okunma
Reklam
112 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
İsmini çok kez duyduğum ve meşhur “Göğe Bakma Durağı” adlı şiirinin bir kısmına birçok yerde rastladığım yazar; Turgut Uyar. Kitapta bulunan çoğu şiiri okurken şiir okuduğumu anlayamadım. Düz yazı yazacakken cümleleri şurada kesip bir alt satırda devam edeyim diyip yazılmış gibiler. Beğendiğimi söylemek isterdim ama maalesef. Tamamen bir şiirini alıntılamam mümkün olmadı ne yazık ki. Bazı şiirlerinden birkaç mısra sevebildim sadece. Yine de saygıyla anıyorum kendisini...
Göğe Bakma Durağı
Göğe Bakma DurağıTurgut Uyar · Yapı Kredi Yayınları · 202332.7k okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 8 hours
Cemal Süreya’yı ilk kez okudum. Karşılaştırma yapacak okursam Turgut Uyar’dan çok daha fazla beğendim kalemini. Şiirleri yoruma oldukça açık. Durup “Burda başka ne kastetmiş olabilir?” diye düşündüm birçok kez. Şiir okumaya yeni yeni başlayan biri olarak tavsiye edebilirim kendisini.
Üstü Kalsın
Üstü KalsınCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 202112.3k okunma
479 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
İnceleme yazmasam içimde kalacak, yazsam kelimeler kifayetsiz. İçimde kalmasın diyorum ve birkaç şey söylüyorum; Tamamen şahsi olarak Tutunamayanlar’dan daha güzel olduğunu düşünüyorum. Belki okuduğum ruh hali, belki okuduğum ortam buna etki etti inanın bilmiyorum. Beklediğimden daha kısa sürede bitti. Özellikle son 4-5 bölümün alıntılarını
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231.1k okunma
109 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
İçerik hakkında bilgi veya yorum içermez!
Bir incelemeden çok öfke haykırışı olacak sanırım bu yazı. Kitap hakkında birçok inceleme okudum ama bu konuya değinen birine rastlamadım ne yazık ki... Evet içindeki aforizmalar güzel olabilir. Ama üç kelimelik şeyler için bile koskoca bir sayfayı heba etmişler. Üstelik kitabın %90ı bu şekilde ilerlemekte. Bunlardan bazıları; hizliresim.com/9mQwXZ hizliresim.com/wZKNU1 hizliresim.com/Jc4B8J Ben bunu ağaç israfı dışında başka bir şekilde ifade edemiyorum. Kitabın içeriğine lafım yok ama sayfayı bu kadar hunharca kullanmaya hiç gerek yok. Toplasanız 50 sayfa etmeyecek cümleler var içinde. Belki yayınevi kaynaklıdır, diğer yayınları bilmiyorum fakat İş Bankası Yayınlarında durum bu şekilde...
Aforizmalar
AforizmalarFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201728.2k okunma
488 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
ALIN, OKUYUN, OKUTUN
Başından sonuna kadar tek kelime ile MUHTEŞEM! Kitap tamamiyle Pia Mater kitabının devamı. Hatta 1. Bölümden değil, diğer kitaptaki son bölümün üzerine eklenerek başlıyor. Kitabın konusuna değinemem çünkü kitap başlı başına bir konu. Ancak işleyiş ve dilinden bahsedebilirim. Pia Mater’e ek olarak karakterin katıldığını görüyoruz. İsimler yine tuhaf ama şaşırmıyoruz artık. Alıştık yazarımızın garip isim tutkusuna. Dil bakımından değerlendirecek olursak bilimsel bir kitap olmasına rağmen her şeyi açıklayarak vermesi tüm okur kitlesine hitap etmesini sağlıyor. Yani çok terim var, ben bu kitabı anlayamam, sürekli google amcadan mı bakacağım diye bir soru oluşmasın kafanızda. Dil gayet akıcı, kelimeler cümle akışını bozacak derecede bilimsel değil. Ayrıca kitabın arkasındaki 47 maddelik kaynakçayı gördükten sonra kitaba güveniniz zaten artıyor. İşleyiş olarak şöyle anlatabilirim; kitap okumuyor adeta film izliyorsunuz. Sahne geçişlerine kadar hissettim ben kitabı. Yönetmen ve oyuncu kadrosu eksik sadece kafamda. Hayatımda okuduğum en iyi kitaplarda ilk beşe kesinlikle girer. İlk kitaptan hiçbir şekilde haberdar değilken çok değerli biri önerdi. İyi ki de önerdi. Sayesinde muhteşem bir yazar ve muhteşem bir dünya tanıdım. Teşekkür ederim... Kitabı tavsiye eder miyim? Yazdıklarımdan sonra bu soruyu sormam hataydı bence. ALIN, OKUYUN, OKUTUN...
Arachnoid Mater
Arachnoid MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 20207.9k okunma
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 10 hours
Irkların, dikenli tellerin ayıramadığı güzel bir dostluk... İnsanların insanlara yaptığı zulmü, çocuklar üzerinden anlatan etkileyici bir kitap... Çocuklar üzerinden anlatılan her kitapta olduğu gibi bu kitap da insanı duygulandırıyor. Her olayı çocuk açısından görmemizi sağlayan güzel ve sade bir dili var. Okurken ırkçılığa lanet edeceğiniz güzel mesajlar içeriyor. Kitap aynı zamanda filme de uyarlanmış. Sonunda ağlama garantisi veriyorlar, bi bakın derim. O zaman tek cümleyle kitabı özetleyelim; IRKÇILIĞIN HER TÜRLÜSÜNE HAYIR!
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139.1k okunma
Reklam
80 syf.
7/10 puan verdi
Madame de Prie saraydan sürgün edilir. Adeta yürüyen ego olduğu için saraydan sürgün edildiğine değil, tatile çıktığına inandırmaya çalışır insanları. Yalnız kalmak onun için bir ölümdür. Gözler önünde olmamak onu çıldırtır. Ama insanlara da bunu belli etmemek için büyük çaba sarfeder. Bir süre bu şekilde yaşamaya çalışır. Ancak sonunda dayanamayarak idam gününü insanlara bir partiyle inceden inceden kabul ettirmeye çalıştığı bir parti verir.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · Anonim Yayıncılık · 202077.3k okunma
60 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Başkahramanımız Salomonsohn, kendini ailesinin mutluluğuna adamış bir şekilde gece gündüz demeden çalışan bir babadır. Ancak eşinin ve kızının yavaş yavaş paraya taptıklarını ve ondan uzaklaştıklarını hissetmeye başlayan Salomonsohn, şahit olduğu bir olay üzerine ailesini ve kendisini sorgulamaya başlar. Her şeyin farkına varınca da ailesi için para kaynağı dışında bir vasfı olmadığını anlayan babanın çöküşünü kısa ama etkili bir biçimde okuyoruz bu kitapta.
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Anonim Yayıncılık · 202016.6k okunma
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 14 days
Hakkında çok şey söylenebilecek fakat benim konuşmaya başlarsam bitiremeyeceğim bir eserdi. İki haftada ancak bitirebildim çünkü sindirerek ilerlemeyi daha uygun gördüm. Birçok eserden izler barındıran, okurken kafamı dağıtayım düşüncesine girilmemesi gereken, okurken düşündüren, düşündürürken insana kendini sorgulatan muhteşem bir yapıt. Okunma isteğinin yüksek olduğu kadar yarım bırakılma oranının da onu takip ettiği, şaşırtıcı bir istatistiğe sahip bir kitap Tutunamayanlar. Neyse ki yarım bırakanlardan olmayıp sonunu görebildim. Evet, ağır bir kitap; tutunması zor bir kitap ama kitapları yarım bırakmayı sevmeyen biri olarak asla böyle bir düşünce geçmedi kafamdan. Bitirme tarihimin kitabın 50. yıldönümü olması da beni ayrıca mutlu etti. Bir daha okur muyum? Kesinlikle. Tutunamayanlar tek seferde anlaşılacak bir kitap değil. Çoğu klasik eser gibi zamanla düşündürdüğü şeyler de değişiyor. Yaş grubuna, ruh haline ve birçok değişen şeye göre her okumanızda dikkatinizi çeken yerler mutlaka farklılık gösterecektir.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061.8k okunma