Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nur

Nur
@dilhun_vaveyla
kepenklerimi indirdim
249 okur puanı
Nisan 2019 tarihinde katıldı
Nur
@dilhun_vaveyla·Bir kitabı okumaya başladı
Kırlangıç Çığlığı
Kırlangıç ÇığlığıAhmet Ümit
8.7/10 · 31,5bin okunma
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan
8.7/10 · 22,9bin okunma
Nur tekrar paylaştı.
“Kalbimi açtığım kişiden saygı görmek isterim.” •||
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
🪶

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
224 syf.
·
Puan vermedi
Yavaşla
YavaşlaKemal Sayar
8.5/10 · 9,4bin okunma
Kederin artık ilerlemiş bir boyutu olarak değerlendirebileceğimiz depresyon, bir sosyoloğun betimlemesiyle, ‘kendi olma yorgunluğu’dur. İnsan bazen kendisi olmaktan yorulup ümitsizliğe düşebilir. Ama bu sürecin sonunda kendisini zenginleştirebilecek bir tecrübe edinir, hayata dair bir bilgi devşirir buradan.
Reklam
Günümüzde sessizlik hor görülür. Konuşan insanın sağlıklı olduğu önermesi alttan alta desteklenir. Oysa kedere sessizce de katlanabilir insan. Hayatın keder ve sevinçleriyle bizi usul usul büyütmesine izin vermek gerekir.
Duygu kepenklerini indirmiş olan erkek, incinebilirliğinden ve ihtiyaçlarından derin bir biçimde utanç duyan kişidir. Gerçek bir ilişki kuramayan, insanlardan uzak, ruhuna dokunamadığımız, kalplerini hissedemediğimiz adamlar. Adeta yaşadıklarından utanır gibidirler, bu yüzden dışarıdan bakıldığında ceset gibi görünürler.
Yaşlılık da tedavi edilmesi gereken bir durum olarak sunuluyor bir süredir. Anti-aging sektörü bu hokus pokustan ekmek yiyor. Yaşlanmakla birlikte bedenimizde meydana gelen değişimleri hissedemeyecek isek hayatın geçip gitmekte olduğunun ve kaçınılmaz sonun yaklaştığının nasıl farkına varacağız?
Benliklerimiz sohbet olmaksızın bitmemiş ve tamamlanmamıştır. Sohbet ederek sadece karşımızdakini değil kendimizi de anlarız. Sohbet bize kendimiz olma imkânı verir. “Tek bir ses hiçbir şeyi çözmez, hiçbir sonuca ulaşmaz”, “hayat ve varlık için asgari olan, iki sestir.
Hayatın her alanında gittikçe daha çok seçim fırsatına sahip olmak, aslında fark ettiğimizden daha çok kaygı yaratıyor. Seçmek zorunda kalmak bazen iradeleri felç ediyor. Bolluk, seçmeye harcanan mesaiyle yakın insan ilişkilerinden çalıyor. Böylece özgürlüğün köleliğine yakalanmış oluyoruz. Aralarında seçim yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki, insan olmaya ayırdığımız zaman azalıyor. Seçme şansı çok, ama mutluluk az.
Reklam
“Mutluluğu sağlayan en önemli etken, yakın sosyal ilişkiler. Öznel iyilik hissini, diğer insanlara duyduğumuz bağlılıktan devşiriyoruz. Mutlu olmakla toplumsal bağlılık, bağlanabilme, dostluk kurabilme arasında bir ilişki var. ‘Kalpten kalbe bir yol var’ ve işte o yol, insanları mutlu ediyor.”
“Yalnızlık büyüyor. Ruhun açlığı da. Ama umut hep var. Sözü Faulkner’e bırakıyorum: “İnsan ölümsüzdür, sadece diğer varlıklar arasında yorulmaz bir sese sahip olduğu için değil, aynı zamanda bir ruhu; şefkate, fedakârlığa ve tahammüle muktedir bir ruhu olduğu için bu böyledir.”
“İnsan yalnızlaşıyor. Şöyle dikkatlice etrafınıza bir bakın. Kaç kişi bir diğerini dikkatle dinliyor? Kaç kişi gönlünden geldiği gibi meramını ifade edebiliyor? İnsan dili kötürüm ve kekeme bir hal almış durumda. Televizyonun uğultusu, cep telefonunun zırıltısı, hayatın telaşı sahici bir konuşmayı giderek imkânsız hale getiriyor. Oysa insan hikâyeler anlatmak isteyen bir varlık. Anlattığı hikâyelerin yankılarını duymak isteyen, varoluşunu başkasının yüzünde seyretmek isteyen bir canlı. Can, dilde hayat buluyor. Düşünürün söylediği gibi, ‘dil varlığın evidir’.”
“Sanki bu dünyada yokum” diyor, “bazen var olduğumu hissetmek için kolumu ısırdığım, o acıyla birlikte bir insan olduğumu ve yaşadığımı anladığım oluyor.” Bir başkası, “Dünya bana sisler arasından görünüyor” diye betimliyor olan biteni, “her şey hayal ve gerçek arasında gidip geliyor.” Bir diğeri, “Dünyaya sanki bir dürbünün tersinden bakıyor gibiyim” diye özetliyor durumu.”
Sevilme açlığının açtığı yaralar narindir. Düşünmeden ve hissedilmeden söylenmiş her söz, o yaraya tuz basar. Orada ancak sahici bir insan olabilirseniz, onun yaraları kadar sahici durabilirseniz, kendi yaralarınızla yüzleşecek kadar bir cesaretiniz varsa, varsınız. Kuru nasihatler, ezberlenmiş cümleler, acının örsünde dövülmemiş yaşantılar ruhun yaralarına nüfuz etmez. Ancak kendi kırılganlığının sesini duyabilen birisi, o kırılgan kızları da işitir. İnsan bir başkasını en çok yaralarından tanır. Kendi yaralarından.
845 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.