7 yaşında ilkokula başlayarak, yeni bir dil ile tanıştığımda ve bu yeni dilin, yani Türkçenin kendine özgü renkleri ve havası üstüme üstüme gelmeye başladığında, o çocukluk dünyamı kıskançça korumaya çalıştım.
Okulu sevmediğimi ve kaçtığımı hatırlıyorum.
Zavallı dedem ve annem okulun önemini ve benim okuyarak büyük bir adam olacağıma ilişkin çok dil döktüler.
Okulun önemi ve büyük adamlığı ilişkin söylenenler değil ama sanırım dedemin o güzel rengarenk şekerleri ve beni her yaz yaylaya götüreceğine ilişkin verdiği sözlerle annemin benim için diktiği yeni elbiseler beni kandırdı..